Bu veya buna yakın bir cümleyi, birine söylemeden göçüp gitmek, çekirdek ailemden ayrı düşmek kadar eski bir korkum... Neredeyse otuz yıl önce T. Uygur ile Beşiktaş sırtlarındaki korudayız. Galiba biraz yürüyüp, oradan Taksim'e gideceğiz. Kimbilir? Yanımıza bir çingene yaklaştı. Daha biz gardımızı alamadan sevgili olduğumuza kanaat getirip, başladı anlatmaya. O anlattı, biz güldük. İkimiz de sevgililerimizle pek mutluyduk, varsın anlatsındı çingene kız! Şimdi düşünüyorum da, aslında o gün söyledikleri, kehanetleri hiç komik değildi...
T.' ya dönüp, "bu kızı çok seviyorsun belli, ama o ne seni ne de bir başkasını aha şuradan sevemeyecek!" diyerek, göğsünü işaret etti.
Transaksiyonel analiz sonrası düşünüyorum da, bu cümleyi kaderim bellemiş ve aklıma kazımış olabilir miyim? Yani ben kimseyi sevemeyecek miyim? Aha şuradan? Bir de Prusya Kralı'nın kehaneti var: "ablam artık tek tabanca yaşayacak!" demişti. Benim bunu duyduğumu bilmiyordu, ben de cümlenin önünü ardını bilmiyordum. Ama onu da keçeli kalemle yazdım taaa içime!
Üçüncüsü var mıydı gerçekten hatırlamıyorum. Zaten ha iki , ha üç ne fark eder ki?
Adını baharın ilk çiçeğinden alan bir arkadaşım, "senin yazıların pek duygusallaştı son zamanlarda" dedi. Neden duygusal olmasın ki, kalbim kırıldı, üzerime üç beş hayal kırıklığı düştü diye hissetmeyi mi bırakacağım?
Boşversene, bir cüce için blog yakmaya değmez tatlım:)))
Kitaba dönersek, hoşuma giden birkaç cümleyi paylaşmak istiyorum, aslında kitabı alıp, sevdiğim insanlara vermek istiyorum. Çok büyük bir edebi kıymeti var diye değil, kalpten diye...
"Mutlu geçmişin hayaliyle karşılaştığında, yitirdiklerinin bilinci içini neredeyse dayanılmaz bir pişmanlıkla kaplar. İşte o zaman güvenli bir yere gizlenip yaralarını sarmak istersin çünkü ruhun, acının yabanileştirdiği evcil bir hayvan gibidir."
"Sonra zaman geçer, o insanı tanımaya başlarsın, farklı durumlarda yaptıklarını görürsün. Hem eğlencede hem kolları sıvamak gerektiğinde. hem her şey yolunda giderken, hem sorun çıktığında. ve her zaman içgüdünün haklı olduğu ortaya çıkar. maskenin arkasında, daha karmaşık bir karakter gizlidir, seni hiç beklemediğin zevk ve düşünceleriyle, dünya görüşüyle şaşırtır... İlk izlenim önemli bir şehir efsanesi değildir ve onu göz ardı etmek bazen insana zarar verir. Yaşam sık sık bana bu dersi vermiştir, yine de her zaman anlamayı bilememişimdir."
"Sana yüksek sesle gazete makaleleri, şiirler, romanlardan bölümler okurken örtüleri üzerine çekip yatmayı ne çok seversin!...çocukluğuna geri gittiğini söylemiştin... Benim için mutluluk budur, demiştin, yatakta, uykuya dalmak üzereyken: başıma asla kötü bir şey gelmeyeceğini bilerek, tanıdık bir sesin beni uzak ve gizemli dünyalara götürmesi."
"Sık sık büyük korkularımızı düşünmemek için küçük korkularımızı beslediğimizi düşünürüm."
"Yanımda olmayı bilirsen,
ve farklı olabilirsek (...)
İşte o zaman aşktır
ve birbirimizi onca zaman beklemek boşa
çıkmayacaktır"*
"Bizi birbirimize bağlayan o sözcükleri yine bulabilecek miyiz? Mücadeleye devam etmeyi, seni yitirdiğimi hissettiğim karanlığı aydınlatmayı başaracak mıyım? Daha kendi kendime bu soruyu sorarken yanıtı buluyorum: gerçekten seven asla vazgeçmez."
"gerçekten layık olmadığını düşündüğün zaman aşkın mazoşist tarafı ortaya çıkar. Sanırım bu, çok eskilere dayanan bir gerçekliktir. Eğer asla kimseden güzel ya da başarılı olduğunu duymadan, dünyada kendine rahat bir yer edinmeni sağlayacak destekleyici bir sözcük işitmeden büyürsen, o sessizliği ömür boyu hiçbir şey bozamaz. ne olursa olsun, içinde her zaman çirkin, başarısız ve yetersiz, iyiliğe aç bir çocuk olarak kalırsın."
"Tuhaf ama bunu herkes yapamaz. Mutluluğu bulunca, onun değerini bilmek herkesin harcı değildir. Karşılaştığın o insanın, yaşamını değiştireceğini ve onsuz artık hiçbir şeyin anlamı olmayacağını anlamak kolay değildir. İçimizi açıkça görmemizi engelleyen bu tuhaf duygusal körlük nedeniyle ne çok fırsat kaçırılır! Dünya, sevmek ve sevilmek şansına sahip olup, onu yakalamayı bilmeyenlerle ya da o şansı yakaladıktan sonra boşa harcayarak, ömürlerinin geri kalan bölümünü üzücü biçimde pişmanlık duyarak geçirenlerle doludur."
"Aşkta yerçekimi yasalarına meydan okuyarak akrobasi yapanların düşüşünü hafifletecek hiçbir ağ yoktur"
"Önemli olan kendi kendimize ihanet etmememizdir. Çünkü eğer aşka kulak vermezsek, yolumuzu kaybederiz."
"Bugün biliyorum ki eğer aşk seni arıyorsa, ona ulaşmak senin elinde. Bunun için tüm kapıları açık bırakmak gerek: Kimin içeri gireceği ve sana neler getireceği bilinmez. "
"Yıllar geçtikçe yaşamımızdan çıkan, bizleri bırakan insanların eksikliğini daha çok hissediyorum. başkalarında uyandırdığımız anılarla var olduğumuzun bilincindeyim. Yine de birçok kişinin sahip olduğu kolayca unutabilme yeteneğine şaşırıyorum."
"Alınması çok güç kararlar vardır ama eğer seçimlerinde sana rehberlik eden sadece aklın değil yüreğinse, içini ferah tut; asla pişmanlık duymaz, fikir değiştirmezsin."
Velhasıl dileğim şu ki, ölmeden evvel sen benim hayatımsın diyebilmek istiyorum. AMA İÇTENLİKLE, SAMİMİYETLE VE TAM ANLAMIYLA GERÇEKTEN...
Hatta yakın geleceğe söylüyorum bu gece:
"SEN BENİM HAYATIMSIN!"
*P. Neruda