7 Mayıs 2016 Cumartesi

VENEDİK&İSTANBUL

 
 
Nihayet beklenen günler iyice yaklaştı ve birbirlerini ite kaka sıraya giren yaramaz çocuklar gibi ard arda takvime düşmeye başladılar. Vize işleri, kıyafetler, gezilip görülecek yerler telaşının yanı sıra Prusya Kralı'nın seçtiği otellerin lokasyonuna baktım da, o kadar güzel ki, aslında tüm gün bacaklarımı uzatıp, kahveyle başlayıp şarapla biten kitap6defter günleri yapasım var. Amma yapamam çünkü ilk kez İtalya'ya gidiyorum ve biraz anlamak, etrafı görmek istiyorum.
 
Özellikle de Venedik için fazlasıyla heyecanlıyım. Eğitimimden dolayı Roma'ya yakın olmam lazım, farkındayım. Fakat değil işte, Venedik var gönlümde. Belki Winterson etkisi, belki de Sir'le yaptığımız gezilerden kalan bilgimle,  canım gibi sevdiğim İstanbul'un gezegendeki tek kardeşi olduğu için...
 
Evet doğru okudunuz, Venedik ve İstanbul kardeştir. İlişkinin kökleri 11. yüzyıla kadar dayanır. Bizans'la başlayan bu masalsı birlikteliğin altında elbette ticaret vardır. Ancak Latin İstilasıyla birlikte, papanın etkisinde kalarak pek çok eseri nasıl olup da acımadan aldılar derseniz, işte orası beni aşar....
 
Kardeşin, diğer kardeşin oyuncak sepetinden çaldığı eserleri çok merak ediyorum. Özellikle Hipodrom Meydanı'ndan aşırılan bronz atları görmek için can atıyorum! San Marco Bazilikası'nda Ayasofya kokusu var mıdır mesela?
Ya mozaikler?
 
En çok gondollar geliyor akla değil mi? Bizim peremeciler de gondolcular kadar yakışıklı mıydı acaba?* Ne kadar haberdar olabildiler birbirlerinden?
 
Kanalların arasında gezerken,  Villanella'ya** fısıldayan ruhlar, bana da bir şeyler söyler mi dersiniz?
 
 
*Mehmet Mazak "Kayıklar"
**Tutku'nun kahramanı

Hiç yorum yok: