Jüpiter ve Satürn 23 Mart’da tam kare yapmışlardı. 26 Mayıs günü de aynı kare tekrar tam hal alacak. Ancak bu kareyi biz Mayıs ayı boyunca hissettik.
Bu günü önemli kılan, karenin derslerini çözümlemek için bir kapı açıyor olması. Zira;
- Ay & Pluto kavuşumu, Merkür ve Jüpiter arasında bir Toprak Üçgeni oluşuyor bugün.
- Üstelik Pluto’nun Ay Düğümlerine aldığı ılımlı açılar da neredeyse tam halini aldı.
- Retro Mars da birkaç gün boyunca Güneş – Venüs kavuşumuna karşıt açıda.
MEALİ;
İnsan gideeer giderrrr… Sonra gayet iyi tanıdığı bir ”engele” takılır ve paso düşer! İşte bu dünyanın en sinir şeyidir :)))))
İnsanın kafası DÜŞMEMEK üzerine çalışır. Biz hep uçuşta, hep yüksek, hep başarılı, hep ilerleme halinde, hep kazanan, hep güçlü, hep istediğini elde eden olmak zorundaymışız gibi hissederiz!
Ama evren ne yapar eder, önümüze bir münasebetsiz taş koyar ve biz en ummadığımız anda hoooop yerde :))) Ellerimiz ve dizlerimiz, ama en çok da gururumuz kanamakta… Üstelik biz ısrarla farkına varmamış olmamıza karşın takıldığımız taş hep aynı taş, düştüğümüz durum hep o bildik durum ;)
Biz böyle tekrarlanan düşme durumlarında ya takıldığımız şeye, ya da takıldığımız için kendimize feci kızarız!
Anlamadığımız şey şudur;
- Taş yardımcı oyuncudur. Vesiledir… Taşa ”ne vardı taş olacak” diye kızarak, ceza olsun diye tekmeleyerek, kırıp yok etmek suretiyle kendimizi iyi hissetmeye çalışarak, taşa ”ne istedin benden” diye sitem ederek ve onu insafa davet ederek, taşı baştan çıkartmaya çalışarak, yoluma çıktıysan evimde de olmalısın diyip sırtımıza vurarak… Ya da işte buna benzer taş-odaklı uygulamalarla konu çözülmez :))))
- Aynı duruma düşmüş olmak bir hediyedir! Biz kendimizi yetersiz, kaybetmiş, güçsüz, beceriksiz, oyuna getirilmiş, köşeye sıkışmış ya da DÜMDÜZ SALAK hisseder ve kahroluruz. Ama evrenin bizi aşağılamak gibi bir niyeti yoktur :) Dikkatimizi salak, beceriksiz, veya değersiz olduğumuza değil, bizi BÖYLE HİSSETTİREN kök sebebe çekmektedir.
Bugün ya da işte tam bu günler, kökteki sebebi bulmak için çok iyi zamanlar!
Kendimize şu soruları soralım ve önerilen çözüme bir göz atalım;
- Aşırı bir kızgınlık mı duyuyoruz? Bunun altında yatan kendimize dair pişmanlığı bulmaya çalışalım. ”Ben neyi yapmasaydım, neyi erken fark etseydim, neyi durdursaydım, neyi farklı yapsaydım bu noktaya gelinmezdi?” sorusunu sormamak için başkalarına duyduğumuz kızgınlığa tutunmayalım ;)
- Sürekli bir suçlu mu – kendimiz ya da bir başkası – arıyoruz? Bunun yerine durumu düzeltmek ya da değiştirmek için sorumluluk almaya çalışalım. Sorumluluk almak insanı yitik ya da yıkıcı değil yapıcı olmaya yönlendirir ve yola devam etmeyi kolaylaştırır.
- Depresyondan başımızı alamıyor muyuz? Onun arkasına saklanarak, neyi görmek, neyle yüzleşmek, neden kaçmak istediğimizi kendimize soralım. Gerçekle kucaklaşmak bizi bir kez acıtır! Depresyon ise sürekli bir acı halidir…
- Çok mu incindik? İncinmenin arkasındaki asıl nedenin ”özdeğer eksikliği” olduğunu görelim. Bu eksikliği olayların, insanların, kazanımların doldurmasını beklersek, aynı şekilde onların boşaltmasını da kabul edeceğimizi FARK EDELİM! Özdeğer hissimizi başkalarından aldıklarımız ve alamadıklarımıza bağımlı kılmak her çıkışı bir düşüşe mahkum eder.
- Önyargılarımızın, beklentilerimizin, bize göre mükemmel olan bir tasarımın içinde kayıp mı olduk? Bize göre mükemmel olanın koşullara veya insanlara uygun olmayabileceğini kabul edelim. Saplanıp kalmak yerine yola devam etmeye ve farklı bir çözüme kendimizi açık tutmaya çalışalım. Yön değiştirmemiz, bazı taleplerimizden vazgeçmemiz gerektiğini kabul edelim.
- Hareket kabiliyetimiz, seçeneklerimiz tamamen kısıtlandı mı? Bulunduğumuz koşullarda kendimize ve başkalarına olabildiğince zarar vermeden ve elimizden gelenin en iyisini yaparak ayakta kalmaya, UMUT, ŞÜKÜR ve GAYRET’i elden bırakmadan bu süreci bitirmeye çalışalım. Mutlaka bu sürecin de bize öğreteceği bir şey olacaktır!
Eğer kendimizi bir arpa boyu ilerlememiş, bir soruna, bir duruma, bir duyguya, bir hale çakılıp kalmış gibi hissediyorsak, bakış açımızı ve tutumumuzu değiştirmeye cesaret edelim!
Zira biz bakış açımızı ve tutumumuzu değiştirdiğimiz zaman yol kendiliğinden açılır…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder