18 Mayıs 2016 Çarşamba

LONDRA VEYA BAŞKA BİR YER NE ÖNEMİ VAR?

 
 
Hepsi uyar. Yeter ki buralardan uzak olsun... Sabahtan beri Ankara Antlaşması'nı okuyorum. Londra'daki kiralık ve satılık evlere bakıyorum. Sonra Uruguay ve Vietnam'a bakıyorum. Hepsi nasıl cazip, nasıl da el değmemiş...  Hayali bile güzel!
 
Kademeli geçiş adını verdiğim son iki yılı gerçekten de öyle geçiriyorum. Son bir buçuk sene normal koşullarda pek bayılmayacağım bir lokasyondaki evimde eşyalarımı azaltarak, hatta neredeyse eşyasız kalarak yaşamayı iyi kötü başardım. Okullardaki derslerim ve yetişkinlerle derslerim de belli bir seviyeye geldi şükür. Artık içime sıkıntı veren çeviriler bitti. Sağlığım dersen on numara beş yıldız. Eee? O zaman ikinci aşamaya geçmek için neyi bekliyoruz?
 
Şimdi, ruhsal olarak çözemediğim ve beni yaralayan sıkıntılı kutuları devirmek üzere eski mahalleme dönüyorum. Görelim bakalım elimi, kolumu, ruhumu bağlayan ne imiş? Kim imiş?
O ev, yeni ev paylaşılacak bir mekan olacak. Böylece bir adım daha küçüleceğim. Kışı burada tamamlar mıyım, yoksa her şey çok daha evvel mi çözülür bilmiyorum. Göreceğiz.
 
Azalarak, küçülerek bitiriyorum hayatımın sevmediğim bölümlerini. Yerine yenisini koymaya yer açıyorum, alan yaratıyorum. Başarı oranıma da hiç takılmıyorum. Hangi yola çıkarken, varılacak noktaya ulaşıp ulaşılamayacağından emindik ki? Hı?
 
Kırk iki yıllık ömrümde hem ihanete uğradım, hem de ihanet ettim. İhanetlerimin çoğu kendimeydi. Yoluma, izime, hayallerime ihanet ettim. Belki bu yüzden en hassas olduğum konulardan biri oldu yarı yolda bırakılmak. Ne zaman kim beni yolda bıraksa, kendi kendimi yolda bırakmışlığımı hatırladım. Yoksa giden s.. tirip gitsindi, kimin umurunda?
 
T.A. hayatıma ve kendime bakışımda kesinlikle bir fark yarattı diyebilirim. Bir kez daha aslında safra sayılabilecek insanları ne sebeple hayatımıza kabul ettiğimizi gördüm. Kendime sormaktan köşe bucak kaçtığım soruları sordum. Soruyorum. A.V 'ın bana sorduğu sorulara da içimden cevaplar veriyorum. Sonra katıla katıla gülüyorum. Pireyi deve, deveyi berber, keli tıraş eden halime pek şaşırıyorum.
 
Velhasıl evimi, kendimi ve hayallerimi aynı anda toparlarken kah gülüp, kah ağlıyorum. Hala toprağın üzerindeyim ya, kalanını s.. tir ettim yürüyorum dostum:)

Hiç yorum yok: