13 Ağustos 2011 Cumartesi

MAYAPAPAYA



Günaydın!
Bugün uyanmakta, daha doğrusu kendimi alıp, yatağın dışında bir yere taşımakta geciktim. Bir baktım saat çoktan sekiz olmuş bile! Şu zaman denen şey, Momo'nun dilinden gidersek "Hora Usta" ismindeki adam, gerçekten çok disiplinli. "Ben bu sabah bir kaç saat geçmesin istiyorum" diyemiyoruz mesela!
Çok acayip...
Son zamanlarda sanki pek parlak bir zekam varmış gibi aynı anda bir kaç kitap okumaya başladım. Biri İstanbul'un fethi hakkında, Avrupalı, kıskanç ve de pek fazla dindar bir amca/tarihçi tarafından yazılmış. Diğeri "Uyku Yogası" hakkında. Şunu söylemeliyim ki enfes bir çeviri. Ve bu kitabı onlarcası arasından rafta bulduğum için kendimi şanslı sayıyorum. Zira içinde pek çok kafama takılan soruya yanıt var. Bir diğer kitap "nefes" hakkında. Nefesin iyileştirici gücünü anlatıyor. Ki bu, bizim gibi hasta olunca "komşu teyze bi okusun seni" diyerek büyütülen üfürükçü bir kuşak için hiiiç yabancı değil.
Bir de tatile sakladığım kitaplar var ki onları deniz kenarında gazoz içerek ya da teknenin ucunda bir kadeh şarapla tıngır mıngır sallanırken okuduğumu hayal ediyorum. Nadasa yatırdım anlayacağınız.
Bu kitap krizinin tam orta yerinde yazılan yoga dersleri, asla başlanamayan diyet ve bir de yeniden İngilizce çalışma zorunluluğu var ki, ömür törpüsü!
Yine de ilginç şeyler hep yolumda. Bakınız Mayapapaya! Mayapapaya nedir derseniz şimdilik sadece Amsterdam'da bilinen ama zamanla gezegene nam salacak bir marka derim. Elbette büyük mağazalarda satılmayacak ve elbette her çocuk bu patiklere sahip olamayacak. Amma istedim ki hiç olmazsa benim blog misafirlerim haberdar olsunlar.
Mayapapaya, adı Maya olan inanılmaz güzel bir genç kadının markası. Bu hatunu ben doğduğu günden beri tanır ve pek severim. Aslında en çok babasını ve annesini severim. Çünkü sevilmeyi gerçekten hak eden insanlardır. Mayapapaya'nın doğuşu çok normal aslında. Zira Maya, kendisi bir masal evinde, aşk çocuğu olarak doğmuştu. Gerçekten! Hani o anlata anlata bitiremediğim çocukluğuma da komşuydu! Benim masalıma komşu bir masalın prensesesidir Maya. Onların evi, bizim evin tam karşısındaki sokaktaydı. Hayatımın en lezzetli kreplerini Maya'nın annesi pişirmiştir. Pekmezli krepler! Ayrıca en orjinal oyunlar ve en sınırsız eğlence de yine onların evindeydi. Daha pek çok sebepten ayrıcalıklıdır Maya benim için. Hep merak ederdim bu kız ne olacak, ne seçecek hayatta diye. Ve sonunda anne toprağına, laleler diyarına gitmeyi seçti. Ve masalını, kendi dilince başka çocuklarla paylaşmayı. Bizim gibi gerçeküstü çocukluk yaşayanların en büyük arzusu bunu başka çocuklara da tattırabilmek sanırım. Bir kaşık olsa bile!
Maya şimdilerde çocuklara müze turları yaptırmak dışında fotoğrafını gördüğünüz muhteşem patikleri üretmiş! Üstelik bu patiklere ulaşmak mümkün. Yapmanız gereken tek şey facebook sayfasına girip MAYAPAPAYA fotoğraflarından beğendiğiniz patiği veya bir başka ürünü seçmek. Böylece Maya'nın hayal dünyasından çıkıp, beden bulmuş bir parçaya sahip olabilirsiniz!
Ben patiklere bayıldım. Renk seçimi bir yana, işçiliğindeki kusursuzluk inanılmaz... Ama bu kızın annesi de böyledir. Benim annem için diktiği bir hamile elbisesi vardır ki, ben hala daha güzel bir elbise bilmem.
Bu arada Maya'nın iznini almadım ama bir önemli anımı da paylaşmak isterim ki bu kızın gerçek bir yaratıcı olacağı doğduğu an belliydi. Zira babası bir deniz büyücüsü annesi ise on parmağında on marifet bir sanatçıdır. Maya, henüz iki yaşında bile değilken, onlarda oyun oynadığımız bir gün, kendini yeşile boyadığını hatırlıyorum! Bildiğiniz basbayağı yeşil olmuştu Maya, hep de olur olmaz her yerini boyamıştı! O hali ve yüzünün güzelliği inanılmazdı. Bu dünya güzeli veledin işletme okumayacağı o zamandan açıktı bence.
Yukarıdaki fotoğrafta Maya'nın o kendini yeşile boyama döneminden bir fotoğraf var ve şimdilerde Amsterdam'da çocuklarla Frans Hal Museum'da yaptığı nefis sanat tarihi turlarından birinde de son hali. Kısacası bu güzel genç kadının yaratıcılığı beni çok heyecanlandırınca haberdar etmek istedim ahaliyi.
Huuuuu Mayapayaya diye bir şey var, duyduk duymadık demeyin!!!

Hiç yorum yok: