9 Ağustos 2011 Salı

ÇOCUK YOGASI HAKKINDA YAZI MI?

Olur yazayım. Çocuklarla yoga yapmaya başlamak benim için çok yeni. Her tarafından toplasan iki yıl etmez. Ama onlar için üretmeye başladığım tarih çoook daha eski. Üstelik sadece çocuklar için değil, zaman zaman dostlarımın çocuklukları için, kendi çocukluğum için ortaya koyduklarım oldu. Buradan başladım ben yolculuğa. Yoganın devreye girmesi ise tamamen bir tesadüftür. Gurudwara Ashram yerine x bir ashramda yoga yapmış olsaydım, muhtemelen hiçbir zaman Eda Lisa için bir masal yazmayacak ve hiçbir zaman o masalla çıktığım yol bir blog olarak hayata geçmeyecekti. Tabii blog nasıl açılır noktasında uzaylıya mantı açmayı öğretir gibi bana blog kullanmayı öğreten Külkedisi'nin hakkını teslim etmek lazım!
Bu aşamadan sonrası sıkı bir hocayla eğitim idi. Aylin Tokcan'ı bulmamı sağlayan da bir melek oldu ki bunu atlamak haksızlık olur. Pıst orada mısın?
Hikayenin bundan sonrası hem çocuklar, hem de benim için tamamen deneme yanılmalarla dolu... Etiler'deki sosyetik anaokulunda verdiğim yaz okulu dersleri sonrası migren ağrılarım ve "ben bu işi yapamayacağım!" sancılarım, Emel Çakıroğlu'ndan aldığım telefonla doğal doğum tadına ulaşınca, bu pek de zarif olmayan bedenimden bir çocuk yogası eğitmeni yontulmaya başladı. Ben içimi, çocuklar dışımı yoğurdukça kalbim yaptığım işe, oyuna topyekün katılıverdi!
O zaman bu zaman okuduğum, gördüğüm, dokunduğum her şey anlam kazandı. Kızgınlığım, kırgınlığım, öfkem, yaratıcılığım, sevincim.. aklınıza ne gelirse.
Nefes, esneklik, sağlık, ruhun özgürlüğü... yüzlerce cümle dolanıp durdu aklımda... Şimdilik "çocuk depolarında"* ders veriyorum, bir de Şişli'de çok güzel, tertemiz bir salonda** uzun vade hayalim bu değil elbette. Ama yolun şu bölümünden zevk almak beni eminim gideceğim yere taşıyor.
Çocuklarla yapılan yoga tamamen bir oyun işi. Yoga felsefesinden ödün vermeden oynanan bir oyun. Ben, onlar izin verdikçe bir oyun kurucuyum. Onlar ise öğrencilerim değil, öğretmenlerim. Bana ayna tutan küçük periler olduklarını düşünüyorum. İçimdeki/içimizdeki iyiye ve kötüye yeniden bakmamı sağlayan dersler yapıyoruz beraberce.
Hırçın ve kırgın bir yoga eğitmeni olamayacağı için, her gün içimin cam kırıklarını temizliyor, derse öyle gidiyorum. Çünkü onlara zarar vermemek benim en temel amacım. İşin kar kısmına gelirsek, eğer gelecekte bir gün öğrettiğim nefeslerden biri öfkelerini alıp götürürse, veya sınav öncesi güm güm atan kalplerini sakinleştirirse ne mutlu bana! Başka ne olabilir ki amacım?
Derslerimde drama, masal anlatma teknikleri, olumlama cümleleri, yerel oyunlar, nefes çalışması, mandala boyama ve küçük sohbetlerden faydalanıyorum. Yardımcı malzeme konusunda oldukça cimriyim, malzememiz bedenimiz mantığıyla yola çıkarak, minimum oyuncakla çalışmaya gayret ediyorum. Müzikleri mutlaka önceden seçip, dinliyor ve her ders için uygun olmalarını sağlamaya çalışıyorum. Bu dersin bir beden eğitimi dersine benzememesi için özellikle yoga duruşlarını ard arda yaptırmak tan kaçınıyorum. Duruşları akılda kalıcı hikayelerin içine yerleştirmeye gayret ediyorum. Yoga dersi akıllarında spor olarak kalmamalı.
Velhasıl ben kendi yolumu bulmaya çalışırken, takipçilerimi hırpalamamaya özen gösteriyorum. her dersimiz bir efsane olmuyor elbette. Ama her gün bir adım ileri gidiyoruz ki, bu da bana yeter. Bana benzemeyen, benim dersime benzemeyen bir çocuğu da kavrayabilmek, o olgunlukta ders yapabilmek en büyük hayalim.
Çocuk yogasını sık sık anlatmak lazım. Bunu sadece eğlence için değil, eğlenceli bir biçimde yaptığımızın da altını çizmek lazım. Aynı şey aile yogası için de geçerli.
Çocuk yogasının faydaları hakkında ve anne babalara nasıl anlatılması uygun olabilir denemeleri üzerine yazmaya devam edeceğim. Yani anne neden çocuğu için yogayı seçmeli? Ya da seçtiyse bu derslerden ne beklemeli? VS VS...
* MOMO'yu okuyun bunun için...
** YOGATIME

8 yorum:

guguk kuşu dedi ki...

karşına çıkarılanların neden çocuklar olduğunu düşünmüşmüydün hiç?

Brajeshwari dedi ki...

:) duydum...
çok güzel bir yaziydi. Cocuk yogasini yaz desen bunu yazamazdim, inan bana...Ben bu yaziyi sadece blog ortaminda degil, bir dergide de görmek ve bunu okuyan daha geniş bir kitle oldugunu bilerek gururlanmak istiyorum seninle...

Cam kırıklarini temizleyerek derse girmek:) en sevdigim cümle oldu bu yazi da...

öpeyim.:P

tutsak dedi ki...

Çocuklar gerçekten harika varlıklar. Ben de bir dönem ilkokul öğrencilerine halk dansları eğitmenliği yaptım. Benim onlara öğrettiklerim, onların bana öğrettikleri yanın da çölde kum tanesi kalır diyebilirim.

Fortunata dedi ki...

karşına çıkarılan derken ne anlamda sorduğunu anlayamadım Guguk kuşu?

Fortunata dedi ki...

Brajeshwari:)) duydun demek. Güzel o zaman!
Öperim bende!

Fortunata dedi ki...

Sevgili Tutsak, annem öğretmen ol dediğinde o kadar bozulmuş ve bana bunu layık gördüğü için o kadar kızmıştım ki inanamazsın. Oysa şimdi, yirmi yılı kenara itip, tam dediği yere geldim ve öğrenmem gerekenleri öğreniyorum:)

guguk kuşu dedi ki...

:D tutsağa verdiğin cevap yeterli oldu benim için:D

Fortunata dedi ki...

Hımmm, tamam o zaman Guguk kuşu:)