11 Mart 2016 Cuma

BAHAR...

 

- Biliyor musun, ona her baktığımda "bana benziyor sanki" diyorum içimden.
- Sahi mi?
- Evet, şu haline baksana; aslında ödü patlıyor yüksekten ama her defasında merakına yeniliyor:) Yüzünde endişe ve merak var. Heyecanlandığında bile sakin görünmeye gayret ediyor.
- Sadece bu mu?
- Yoo, geçenlerde "gazete çıkartacağım" dedi. Aklıma ilkokul gazetesine yazdığım     öyküler  geldi birden. O da yazacak, bak görürsün.
- Başka?
- Spor sevmeyecek mesela, bari dans etse.
- Yüzmeye gidiyor.
- Oh, işte buna sevindim. Yogaya da benim için geliyor, yoksa hareket etmeyi  pek tercih  etmiyor hissediyorum:)
 
Bu konuşmanın üzerinden sadece bir bahar geçti. Ve şu an içinde olduğumuz mevsim muhtemelen senin bizlerle birlikte aynı gökyüzünün altında son ilkbaharın öyle mi?  
 Ah ya, Bahar bana benzemeseydi, ben Bahar'ı kendime benzetmeseydim keşke...
 
Onu büyürken izleyemeyeceksin, biliyorsun değil mi? Okuldaki zor günlerinde,  canı sıkıldığında, mesleğini seçmeye çalışırken ve daha pek çok sıkıntılı gününde sana sorular soramayacak. Annesiyle tartıştığında koşup babasına şikayet edemeyecek... Etrafta olmadığın için kendini asla yeterince güzel ve akıllı hissetmeyecek. Çünkü hiç kimsenin iltifatlarını inandırıcı bulmayacak. Hiç bir iltifat "benim akıllı kızım, dünyalar güzeli kızım" demek yerine geçemeyecek. Evin her köşesinde senden bir iz, bir koku arayıp duracak. Bulamadıkça öfkesi, yalnızlığı çığ gibi artacak. Rüyalarından sıçrayarak uyanacak yıllarca... Senin elin saçlarındayken daldığı uykulara sonu gelmez kabuslar sızacak.
 
Ama öyle ya da böyle, büyüyecek. Okur bu kız bak görürsün. Kardeşlerini de derler topalar, anasına da destek olur. Güçlüdür, akıllıdır. Biliyorum. Biliyorsun işte kızını.
 
Ona mektup yaz olur mu? Hatta bir defter dolusu yaz. Çok sevdiğini söyle, onu ilk gördüğünde hissettiklerini anlat. İlk seyahatini, ilk iş gününü anlat ona. Annesini sevişini, başka başka türlü hikayeni anlat ne olur. Kitaplardan, ülkelerden bahset. Tavsiye bırak mesela, beğendiğin bir yemeği en iyi pişiren lokantanın adını yaz deftere. Çok isteyip, güç bela elde ettiklerini anlat. Dostluklarını, pişmanlıklarını yaz.
Ona, seni tanıma şansı veremezsin biliyorum, sadece izler, ipuçları bırak.. Lütfen komik gelmesin sana, inan işe yarayacak. Yönünü, yurdunu yitirdiğinde çok faydalı olacak senden notlar. Bir de mektuplar yazsana özel zamanlarına.. Mezuniyetlerine, ilk iş gününe, ilk seyahatine, evliliğine..
 
Her an için olmaz biliyorum ama yaz lütfen. Ne kadar güçlü olursa olsun, hep eksik olacak sensiz. Diğer bütün kızları babaları korurken, onun terk edilmişlik hissi çok derin kalacak. Çünkü canını yakan adamı sana şikayet edemeyecek. Sen de " eşek sudan gelene dek döveyim mi kızım?" diyemeyeceksin. Buna gülüp, birbirinize sarılıp rakı içmeye gidemeyeceksiniz. Ama isterdin di mi? Ona bunu yaz.. İnan çok ihtiyacı olacak...
 
İsteyerek gitmediğini de mutlaka ekle notlarına. Bu zamansız ayrılığın seni de yarım bıraktığını bilsin.. Yaz ona ne olur...Yaz.
 
 
 
 

Hiç yorum yok: