Zorlanacağım şeyler var cebinde, görüyorum. Keşke bazılarını bana gelirken yolda düşürsen.. Zira, senin gelişin Şubat'tan gerer beni bilirsin. Üç beş badem çiçeği gözüme görünmese, şu canımın içi nergisler ve sümbüller açmasa, sana nasıl gülümserim hiç bilemiyorum.
Yeni yıl takvimini seninle başlattığımdan beri bekliyorum, aramızdaki husumet bitsin diye. Ama olmadı. Başlangıçlar seni motive etmedi. Sevdiğim adamları tek tek aldın... Doyamadın. İnadına üzerimdeki gücünü korumak istedin. Aslında başardın. Bildiğin korkar oldum senden. Doğanın canlanması, takvimin işlemesi bir yana, acaba ne var cebinde bu sene diye kapı aralığından bakıyorum. Sus pus oldum, ayak seslerini dinliyorum.
Güzel olan, her yıl, başıma geleceği bile bile, ben de ceplerimi inadına dolduruyorum; çiçekler, doğum günleri, dostlar, yeni hikayeler, seyahatler.. Tek konuğum olmadığın için kısmen sakinim bu yıl. Elbette üzerimdeki gücün bakii; önüme boncuk boncuk dökülen yaşların azalmayışına hayret ediyorum.
Aldıkların ve verdiklerinle doğa ananın gezegendeki rolünü, sen tek başına hayatımda üstleniyorsun. Neden? Geçmiş hayatlardan borçlu muyum sana?
Bu yıl yaptın yine yapacağını.. Eski yaraların çukuruna yuvarlandık durduk yere. Küçücük bir çocuğun kısa zaman sonra babasız kalacağını bilmek, ona yardım edememek... Babayı kurtaramamak. Her oyundan sonra o dünya tatlısı küçük insana bakıp, gülümsemesinin yüzünde donacağı anı düşünerek çaresizlikten ezilmek..
Kürek kemiklerim ağrıyor, kalbim acıyor. Çocuğu alıp, uzaklara götürmek istiyorum. Sonra geri dönelim ve mucize gerçekleşsin diye hayaller kuruyor, dualar ediyorum.
Masal seviyor biliyor musun? Her dersin sonunda sırf onun için uzun uzun masallar anlatıyorum. En son babası ona Kurtlarla Koşan Kadınlar' dan bölümler okumak istemiş. Annesi fikrimi sorduğunda, aslında olabilir ama her masal uygun değil sanki, daha altı yaşında dedim.
Şimdi düşünüyorum da, babam bana çok etkilendiği bir kitaptan hiç anlamasam bile biraz okusaydı güzel olmaz mıydı? En azından, ondan bir iz bulmak umuduyla, okuduğu tüm kitapları yalayıp yutmak, altını çizdiği yerleri kafama kazımak telaşına düşmezdim..
Benim için gerçekleşmeyen mucizenin, bu çocuk için gerçekleşebilmesi mümkün mü Mart? Aramızdaki her şeyi unutalım. Bak ben beyaz bayrak sallıyorum, aldıklarının hesabını sormayacağım, yeter ki bu defa dur. Beni gülüşü zamansız solmuş bir çocuğun gözleriyle bırakma!
Ayağa kalk, yüzüme bak. Hadi barışalım. Lütfen!
*MART AYI ADINI ROMA SAVAŞ TANRISI MARTIUS'DAN ALIR. KIŞ BOYUNCA SAVAŞA HAZIRLANAN ROMALILAR, MART AYININ SAVAŞMAK İÇİN EN DOĞRU ZAMAN OLDUĞUNA İNANIRLARDI...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder