21 Aralık 2016 Çarşamba

STUTTGART ANTIKA & ESKI PAZARI


Dün günümüzü alis verise ayirdik. Alis veris derken daha dogrusu benim Stuttgart'da sevdigim ve özledigim yerlere gittik diyelim. Elbette noel pazarini gündüz gözüyle tavaf etmeyi atlamadik. Bes gün önce bavuluma kirmizi oje ve ruj koyan ben, üstad ile at kestanesinden yapilmis varis kremi alirken cok güldüm. Demek geldik o yaslara ha? Yakinda "benim gözüm görmüyor be canim, su igneyi iplige gecir de senin gömlegin kenarini dikelim" diyebiliriz birbirimize!!!

Pazar, sakin ve güzeldi. Elbette Esslingen ile karsilastiracak degilim. Esslingen'de olan biten her sey dogruca kalbime gidiyor! Yedigim yemek, ictigim sarap oldugunun on kati anlamlaniyor. Ve tabii kelimeler...  Hepsinden önemlisi deger verdigin birinin kisisel tarihine yolculuk cok anlamli..

Stuttgart'da kitapci gezmeye bayiliyorum. Kitapci derken kocaman bir bina ve icinde ne ararsan var demek istiyorum! Cogu Almanca tabii. Olsun, atmosferini seviyorum. Öpüp oksamasi, anlamasan bile bakmasi güzel! Sevdigim galeriyi gezmeyi, kahve&pasta keyfiyle tamamlamak üzere Persembe'ye biraktik. Bunca zaman sonra nihayet kara Orman Pastasi deneyecegim!

Burada ve Istanbul'da henuz yapmadigimiz ne cok sey var....

Gun ortasinda, benim cok sevdigim eski pazarina baktik. Orada her sey var. Ve eger alece etmez ve dikkatli bakarsaniz gercekten koleksiyon degeri olan parcalara rastlamak olasi. Bu defa esi Türk olan cok sevimli bir saticidan kursun kalemler aldim. 
II. Dünya Savasi sirasinda Girit'e gönderilmek üzere üretilmis ama Almanya'nin savastaki kaderi degisince yillarca depolarda kalan bu kalemler, sonunda tekrar gün isigina cikmis. Özellikleri önemli konulari, kontratlari vs yazarken kullanilmasi. Cünkü silinmiyor! 

Ustad'la bir birimize bakip gülümsedik; silinmesini istemedigimiz, yazmaktan, yazdigimizi yasamaktan korkmayacagimiz seyler icin aldik kalemlerden!

Sonra üstad bir Japon magazasina götürdü, hic aklimda olmayan seyler aldirdi bana. Sarisin yeni paltoma bayilacaksin:))  Ardindan organik ürünler satan dükkanlari ve Stuttgart'daki en güzel Beyrut Lokantasi'ni ziyaret ettik. Eve döndügümüzde tükenmistik!

Aldiklarimizi güc bela yerlestirip, aksam rituelimize gectik. Muzik ve likor! Gelecekte doktor likor yasak derse, biz yine de Noel'i bu yasaktan ayri tutacagiz. Cünkü likor bizim kalplerimizin kapisini araliyor. Suc ortakligimizi sembolize ediyor. Ama bir karar verdik, O Istanbul'a geldiginde, ki dilerim cabucak olur, raki icecegiz. Cünkü bazi sarkilar ve siirler raki istiyor... Ince L Lalena...

Acilan genclik anilari.. Bir kismini bildigim incelikler ve bana kapali mahrem hayat... Yine de guzel. Sen defterine bakip, artik ikimizin de icinde olmadigi bir gecmise belki azicik da icin burkularak baktiginda, ben senin yüzünü seyredip, o yillarda tanidigim insani görüyorum. Birlikte yas alirken acilan defterler, keskinlesen köselerimiz ve vazgecmeyisimiz icimi isitiyor.. 
Tahir ve Zühre, Mem ü Zin ve daha niceleri icin icelim bu gece likorlerimizi.

"Bana masal anlat" dedin ya bu gece, iste tam o dakikada baska bir boyuta gectik sanki. Benden ilk kez masal anlatmami istedin:) Sonra "yok yok gercek bir hikaye anlat!" dedin. Aklimdayken söylemek isterim ki tarihimize not düsülsün, sen dinlemeyi sevdin ya, ben de anlatmayi cok sevdim. Derin bir iliskinin tüm yaralanmalarina katlanma sebebimiz sadece budur; birlikte olmadigimiz zamanlara sicramak icin tek yapmamiz gereken ele ele tutusup atlamak! Bir sicramada bes, digerinde on bes ve bir sonrakinde gelip gelmeyecegini umursamadigimiz altmis olmak!
Bizim mucizemiz:)

Sen ki bana hayatimin en buyuk suprizini hazirladin, artik agzimdan cikan degil, kalbimden gecen tüm kelimelere dikkat edecegim. 

O halde hadi uyan da trenimize binip Hierapolis'e gidelim!

 

Hiç yorum yok: