Eskiden anneme temizliğe gelen tatlı bir kadın vardı. Bir de onun alkolik, serserinin teki, teyze oğlu kocası! Sabah Kadıköy'deki toplantıya giderken karşılaştık. Malum ikimiz de bir yere yetişmek derdindeydik ama durduk.
- Nasılsın?
- İyiyim canım, sen nasılsın?
- Bildiğin gibi! Sen evlendin mi?
-Yok.
-Oh oh iyi yapmışsın!
- Hayırdır, sıkıntı mı var sizde?
- Kocan varsa sıkıntı hep var!
- Bilemedim ki bütün evli arkadaşlarım şikayetçi!
- Haklılar.
( burada gülüşmeler..)
- İyi bak kendine
- Sende! Annene selam söyle
-Olur.
Bazen gerçekten insanların birbirlerine o kadar da kötü davranmadıklarını, asıl, kötülüğün büyüğünü hayat boyu kendilerine yaptıklarını düşünüyorum. Görüyorum. Gitmek istediğini söyleyip gitmeyenler, boşayacağım şu adamı/kadını diyerek konforlu alanlarını terk etmekten çekinenler... Yaşıyormuş gibi yaparak geçen onlarca yıldan sonra kafaya saksı düşmüş gibi ayılıp, sanki hayatın sırrı elalemin yatağındaymış gibi kucaktan kucağa ne aradığını bilmez halde yuvarlananlar...
Kendim için henüz bir kategori belirleyemedim. İsimsiz ve de tanımsızım galiba, hani şu Değer'in Dubai'de hediye ettiği parfüm gibi; kadın kokusu mu, erkek kokusu mu belli değil... Uzaylı desen hiç değil.
Neyse ne yahu, birisi tanımlasın çok derdiyse:)) İşim var!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder