Atlar Ülkesi'nde güzel bir öğleden sonraydı, On iki Hayvanlı Türk Takvimi'nin ilk ayındaydık. Avludaki kapının önüne oturmuş, vadiye bakıyordum. Derin derin nefes alsam da, içimdeki ateş serinlemiyordu. Celalettin Dede ile ilk sohbetimizdi. Sigarasından bir nefes çekti ve "gezmediğim, görmediğim yer kaldı mı acaba, ama aradığım şey gittiğim yerlerde değildi" dedi. Ardından da en sevdiğim cümlelerden biri gelmişti, ".... ama bulanlar arayanlardır.*
Çok yorgunum. Aramaktan da, saklanmaktan da yoruldum... Her yaklaştığımda uzaklaşandan bezdim... Maddede aza razı geldim ama sevgide, yoldaşlıkta azı kabul edemedim. Her yanılgımda, içimdeki aceleci, telaşlı parçamı sobeledim... Galiba sonunda eyvallah dedim..
Bir yılı daha onlarca ders, sınav ve yaşanmışlıkla kapatırken, hala gökyüzünün altındaysam bunun bir anlamı olmalı...
İnanmadığım hiç bir şey koymadım bavuluma. Yatağın üzerindeki parlak elbise, kırmızı ruj ve oje benim. Onlar hayata bağlı tarafım. Yün kazak ve hiç tanımadığım bir kadının ördüğü çoraplar ise hayata inanmak isteyen parçam... Kitaplar, defterler ve her ne ise hepsinin anlamı var.
Bavuluma istediklerini koydum. Dilerim unuttuğum olmamıştır. Yarın akşam ikimizde hayattayken bir kez daha baş başa olacağız ya, inan bu yıl daha anlamlı bitemezdi.. Ömrü hayatımızda ilk defa Şeb-i Aruz kutlayacağız birlikte! Dilerim ki birgün bunu Konya'da da yapabiliriz. Adnan'la tanış, bakkalda Niğde gazozu içelim, konakta sohbete katılalım, Hakkı Baba'nın aşını yiyelim. Kendimize ve bizden gayrı sandığımız herkese ve her şeye yakiin olalım istiyorum.
Seni Şems'in kuyusuna götürmek istiyorum. Alaaddin tepesindeki sandukaları göstermek ve bildiğim tüm hikayeleri anlatmak. Birlikte yeni hikayeler öğrenmek istiyorum.
Şems ve Mevlana kadar aşık olmadan ölmeyelim ama ölmeden evvel ölelim istiyorum...
*Aramakla bulunmaz; lakin bulanlar arayanlardır.
Beyazıd-ı Bestâmi.
Beyazıd-ı Bestâmi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder