27 Aralık 2016 Salı

SON YİRMİDÖRT SAATİN İÇİNDE SADECE YUNUS GİBİ OLMAK İSTEDİM!

 
Kelimenin tam anlamıyla zor bir yolculuktu.. Eğer son yirmi dört saati toparlamış, yüreğimizi, aklımızı aynı kapta, gaia kuyusundan hallice kadehlerimizde, eritememiş olsaydık asla dayanamazdım... Uçağın gecikmesi, beklerken tanık olmak zorunda kaldığım sahneler, indiğimde karşılaştığım kırık bavul ve devamındaki buz gibi gece ve taksisiz hayat!
 
 
Bütün bu karmaşadan o ya da bu şekilde kurtulup evime ulaştığımda ışıkların yanıyor ve içeride bir hayat akıyor olması bezginliğimi azalttı elbette ama ne yaptıysam uyuyamadım... Yatağıma, evime bu kadar kısa sürede yabancılaşmış olmam çok ilginçti. Yani üstad, diyeceğim o ki, ilk gece uyuyamadım diye dert ettin ya, bak kendi yatağımda da uyuyamadım. Çok yorulduğumda uykuya geçemiyorum galiba. Çiviler üzerinde hissediyorum kendimi. Bırak uyumayı, kımıldayamıyorum.
 
Böyle bir gecenin sabahında Feneryolu'ndan yukarı yürürken yüzüme çarpan soğuk sanırım son enerjimi aldı! Parktan geçip, caddeye ulaşıp, kendimi minibüse nasıl attım bilmiyorum. Okula geldiğimde donmuştum!
O kısacık bir saatte trafikten, kamyonlardan, durmadan fren yapan araçlardan, asla azalmayacakmış gibi kulaklarımda çınlayan gürültüden delice rahatsız oldum. Allahım bana uygun bulduğun hayata mızıklamamaya çalışıyorum ama bu kadar zor olmalı mı? Daha basit seçimler yapmam için bana akıl fikir ver. Şu şehri ardımda bırakacak güç ver bana ne olur....
 
Ders inanılmazdı. Çocuklar beni özlemiş, ben de onları. Tatile gittiğim için biraz kızgın olanlar, durup durup sarılanlar. Sınıfın kapısından girip, doğruca boynuma atlayanlar.. Aynı anda biri bacağıma, diğeri koluma yapışıp, yere düşürmeye çalışanlar:))  ( Sarışın sen sevişirken, ben oynarken sakatlanacağım bu gidişle, hadi hayırlısı:))
Velhasıl, bol bol sarılıp, kucaklaştık... Masallar, danslar ve sanırım tüm bunlardan sonra biraz gevşedim. Tekrar olanı olduğu gibi kabul noktasına yanaştım. Benim evim buradaydı, işimi seviyordum ve şu an için yapabildiğim buydu!
 
Ha bir de kargo şirketinde beni bekleyen bir paketim vardı. Saat beş olmadan yetişmeliydim. Sonra eve dönüp yıkanmalıydım, yok yok önce uyuyacaktım. Ay bi dakika yiyecek bir şeyler almazsam akşama açım!
 
 
 

Şu yukarıda gördüğünüz kart var ya, işte o kart Yunus'dan. Kargodan. Yunus benim öğrencimdi. Şimdi  çocukluğumun geçtiği köyde ailesi ile birlikte yaşıyor. Benim mandalinalarımın arasında, aynı denizi koklayarak büyüyor. Ve biz birbirimize mektuplar, paketler gönderiyoruz. Bu da Yunus'un noel ve yeni yıl hediyesi! Ben şanslı değilim de kim şanslı arkadaş? Düşünsenize bu adam dokuz yaşında ve kendisini tanıdığımda üç yaşındaydı! Daha şimdiden para kazanıyor! Öyle tatlı bir ablası var ki, ikisine baktıkça kardeşimi ve bizim çocukluğumuzu, plajdan topladığımız taşları boyamalarımızı, çizdiğimiz resimleri ve boncuklarımızı anımsayıp, gülümsüyorum...
 
 
İkimizin, yani Yunus'un büyümesini ve benim yaşlanmamı gösteren fotoğraflara baktıkça, yılların boşuna geçmediğini anlıyorum. Hayat beni çok özel deneyimlerle ödüllendirdi. Olgun ruhlarla tanıştırdı. Ve aynı olgunluğu göstermem  gerekecek dersler sundu. Kimini görebildim, kimini hala tekrar edip duruyorum!!! Şimdi şimdi tüm bunların toplamına yaşanmışlık denildiğini öyle iyi anlıyorum ki... Saçımda hızla artan beyaz tellere baktıkça annesi en sevdiği keki pişirmiş çocuklar gibi burnuma hayatın doygunluk veren kokuları geliyor.
 
 
Yunus'un büyümesini seyretmek, annesinden haberlerini almak, fotoğraflarına bakmak ve yarın sabah onun yaptığı kolyeyi takarak güne başlamak gerçekten iyi hissettiriyor. Çocukların bana verdiğini bir yetişkinden elbette beklemiyorum ama keşke birbirimize bu kadar sıcak, açık, içten olabilsek.  Bazı günler "seninle oynamak istemiyorum" diyebilsek, çok özlediğimizde kelimeleri s.. tir edip, sımsıkı sarılsak, zamanın ve yaşımızın tüm gerekliliklerini sallamadan yesek, içsek, gülsek ve hatta ağlasak... Canımız yandığında saçmalamasak da doğrudan söyleyebilsek...
Keşke bir gün için Yunus olsak! Olabilsek...
 
 
Yorgunum. Ama mutluyum... İyi geceler Yunus, iyi geceler Yunus olmak isteyen herkes... İyi geceler Üstad... İyi geceler bu hayatta beni ıskalamaması için umut beslediğim ruh...

Hiç yorum yok: