Haftalardır hani şu çilimi yere düşürdüğüm sabahtan bu yana aynaya bakamıyorum. Çilim yere düşerken, gülüşüm de lavabonun deliğinden akıp gitti sanki. Bunu gerçekten hissettim. Neşesi kalmadı gözlerimin, içim her gün daha fazla kuruyan bir bahçe. Yazdandır bu kuraklık diyor ve kendimi avutuyorum. Ama burnuma gelen kurumuş ot kokusu beni hiç anımsamak istemediğim başka yazlara götürüyor. Bu susuzluğu ve benim buna isyanımı anımsadıkça kendimi soktuğum cenderede nefessiz kalıyorum. Rüyalarım kabusa, kabus korkum uykusuzluğa dönüşüyor.
Muslukçu çağırdım bu sabah, "al, çıkar gülüşümü o delikten " dedim. Bana deliymişim gibi baktı. Değilim. Akar gider tebesümler... Farkına vardığınızda iş işten geçmiştir. Ben bunu çok iyi bilirim; kalbimden silemediğim karelerdendir, kocamın cebinden tıp tıp diye yere damlayan son tebessümlerimin ardından bakışım.
"Nedensiz Öfke" yumağıyla oynayan iki kedi gördüm rüyamda; birbirlerine doğru atıp duruyorlardı yumağı. Attıkça dolandı, attıkça büyüdü yumak. İpe dolandıkça öfkelendi kedicikler. Oyun diye başlayan yumak yuvarlama can yakıcı, tırnakları zedeleyen bir maceraya dönüştü. Yüzlerindeki tebessüm kayboldu. Birbirlerini ve kendilerin ipler arasından kurtarmaya çalışırken tırmalamaya başladılar. Tırmıklar gitgide daha vahşi ve yırtıcı olamaya başladı. Debelendikçe dolandılar... Dolandıkça daha çok çırpınmaya başladılar... Onları seyrettim, sonra uyandım banyoya gittim ve kendimi seyrettim. Kalbimi tırmalayan kediye üzülerek baktım. Hiç akıllanmamıştık! Pençemi kaldırdım ama vurmadım. Vurmam da, yeter ki muslukçu çabuk bitirsin işini ve neşemi çıkartsın o delikten!
Muslukçu çağırdım bu sabah, "al, çıkar gülüşümü o delikten " dedim. Bana deliymişim gibi baktı. Değilim. Akar gider tebesümler... Farkına vardığınızda iş işten geçmiştir. Ben bunu çok iyi bilirim; kalbimden silemediğim karelerdendir, kocamın cebinden tıp tıp diye yere damlayan son tebessümlerimin ardından bakışım.
"Nedensiz Öfke" yumağıyla oynayan iki kedi gördüm rüyamda; birbirlerine doğru atıp duruyorlardı yumağı. Attıkça dolandı, attıkça büyüdü yumak. İpe dolandıkça öfkelendi kedicikler. Oyun diye başlayan yumak yuvarlama can yakıcı, tırnakları zedeleyen bir maceraya dönüştü. Yüzlerindeki tebessüm kayboldu. Birbirlerini ve kendilerin ipler arasından kurtarmaya çalışırken tırmalamaya başladılar. Tırmıklar gitgide daha vahşi ve yırtıcı olamaya başladı. Debelendikçe dolandılar... Dolandıkça daha çok çırpınmaya başladılar... Onları seyrettim, sonra uyandım banyoya gittim ve kendimi seyrettim. Kalbimi tırmalayan kediye üzülerek baktım. Hiç akıllanmamıştık! Pençemi kaldırdım ama vurmadım. Vurmam da, yeter ki muslukçu çabuk bitirsin işini ve neşemi çıkartsın o delikten!
1 yorum:
muslukcu yazına vuruldum.. rappunzzzzel sen duygu dahisisin...Ama dehan mutlu gülüşlerle dalgalanmak istiyor. Sana ve senin bu duygusal dehana ne kadar da kombinlenirdi neşe renkleri bu satırların ardından.cepten damlayan tıp tıp tebessümler.. Tanıdık bir dygu.. seni seviyorum be arkadaşım..
Yorum Gönder