30 Haziran 2008 Pazartesi

Kelimelerin Gücü.

İş, aşk ya da konu her ne ise önemli değil, ama eğer içine "gitmek" kelimesi yuvarlanmışsa insanın bir kere, o kelimeden çıkan ses bilinçsizce hücrelere hapsedilir. Bu noktadan sonra gitmekten vazgeçilse, ertelense ve hatta kalınsa bile, içinde hep o kelime yankılanır boşluklarda. Çünkü gitmek düşmüştür aklımızdaki dipsiz kuyuya.

"Kalmak" da tam olarak böyledir. Küçücük bir söz, fotoğraf, bir satırlık not veya buna benzer üzerinde durulmayacak kadar ufak bir jest sizi sonsuza kadar hapsedebilir bulunduğunuz ana ya da o an yanınızdaki insana.. Beden firar etse, üzerinden bin yıl geçse de anda kalmışsınızdır. Ruh bir adım bile atmaz öteye.
Bu nedenle hem dışarıdan duyduğumuz, hem de içimize düşen kelimelerin gücü vardır. Özellikle hücre çeperine sızmış olanların... Unutulmamalıdır ki, o kelimeler ve anlarla verilir en önemli kararlar.

Bir işe girerken ya da daha önemlisi bir ilişkiye başlarken elbette kesin olarak dile getiremezsiniz neler olabileceğini ama aklınızdan geçenleri de durduramazsınız. Hafızada onlarca ses, koku ve görüntü vardır. Bütün bunlar algıyı fazlasıyla etkiler... Gelecek geçmişin gölgesiyle şekillenir, biz istesek de istemesek de...

Herkesten saklanabilirsiniz ama kendinizden saklanmanız mümkün değildir. Herkesi susturabilirsiniz ama iç sesiniz avaz avaz konuşacaktır. Onun söylediklerine kulaklarınızı tıkayamazsınız. Çaresizce dua etmelisiniz ki sözcükler yalayıp geçsin içinizi, sakın girmesin hücrelerden örülmüş odalara gitmek....

Hiç yorum yok: