Külkedisi, Rapunzel'in dolmakalemine kan çekerek yazdığı trajik hikayeden korkmuş olmalı ki, dün gece endişeli mailler yollamış güvercinlerle. Ama Rapunzel en çok bezelyeli bölümü sevdi. Çünkü bizi bu karmaşadan ancak masallar kurtarabilir diyordu alt metinde. Öyle değil mi Külkedisi?
Gelelim şu bezelye kadar kalbi olan adamlara ve bunu daha ilk dakika anlayıp ama ne hikmetse sonuna kadar direnen Rapunzel'e. Etrafımızda ve aynalarda maalesef bunlardan çok var; yani göz göre göre direnen kadınlardan. Ama dur dur aslında Maviay'ı düşünürsek, o hiç böyle değil. Onun sezgileri bizden çok daha güçlü. O bizim bilicimiz mi olsun acaba bundan sonra? Ne dersin?
Peki söylesene, Rapunzel ve Külkedisi neden bu kadar kafa yoruyorlar? Kulede ve ocak başında çok mu bol zamanları var? Hayatın hızla akıp biteceğini anlamıyorlar mı? Üstelik bu ve benzeri konularda yazmaya başlayınca neden insanlar bunalımda zannediyor öykücüleri? Sanırım birinci tekil şahış kullanarak yazmanın bedeli bu:))
Oysa ben hiç bir masal kitabında depresyona girmiş kuş, ejderha, sarmaşık, kraliçe ya da hizmetli görmedim! Olmaz. Mümkün değil. Fakat üzerindeki sihir kalkıp, elbiseleri paçavraya dönüşünce hayal kırıklığı yaratan kahramanlar olabilir.... Ve bazen bu umulmadık sürpriz "geçici bir keder" yaratabilir...
Rapunzel'in durumu da böyle oldu. Hatırla; kemancıyı maskesinden ötürü beklenen konuk zannetmişlerdi! Onun içindeki iyiyi görmekte nasıl da inat etmişti Külkedisi. Ve tabii bezelye kadar kalbi olan adamı da anlamlı inceliklerinden dolayı aslan yürekli oduncu sandılar! Değilmiş, sadece odunmuş!!
Külkedisi'nin dediği gibi burada sevinmek lazım. Çünkü Rapunzel bunu ilk günden sezdi. Ama hatası içindeki huzursuzluğu susturmak için direnişindeydi. İşin güzel tarafı şimdi onu seveni biliyor ve gerisi umurumda değil. Hiç olmazsa kocaman kalbi olan, güvenilir, ona hiç yalan söylememiş, onu hem bu hayatta hem de sonraki hayatlarda koşulsuz sevecek bir adamı seviyor.
Teşekkür ederim Külkedisi, Rapunzel'i masalına yolladın. Artık kulede huzur içinde yazmaya devam edecek. Sana minnettar:)))
Gelelim şu bezelye kadar kalbi olan adamlara ve bunu daha ilk dakika anlayıp ama ne hikmetse sonuna kadar direnen Rapunzel'e. Etrafımızda ve aynalarda maalesef bunlardan çok var; yani göz göre göre direnen kadınlardan. Ama dur dur aslında Maviay'ı düşünürsek, o hiç böyle değil. Onun sezgileri bizden çok daha güçlü. O bizim bilicimiz mi olsun acaba bundan sonra? Ne dersin?
Peki söylesene, Rapunzel ve Külkedisi neden bu kadar kafa yoruyorlar? Kulede ve ocak başında çok mu bol zamanları var? Hayatın hızla akıp biteceğini anlamıyorlar mı? Üstelik bu ve benzeri konularda yazmaya başlayınca neden insanlar bunalımda zannediyor öykücüleri? Sanırım birinci tekil şahış kullanarak yazmanın bedeli bu:))
Oysa ben hiç bir masal kitabında depresyona girmiş kuş, ejderha, sarmaşık, kraliçe ya da hizmetli görmedim! Olmaz. Mümkün değil. Fakat üzerindeki sihir kalkıp, elbiseleri paçavraya dönüşünce hayal kırıklığı yaratan kahramanlar olabilir.... Ve bazen bu umulmadık sürpriz "geçici bir keder" yaratabilir...
Rapunzel'in durumu da böyle oldu. Hatırla; kemancıyı maskesinden ötürü beklenen konuk zannetmişlerdi! Onun içindeki iyiyi görmekte nasıl da inat etmişti Külkedisi. Ve tabii bezelye kadar kalbi olan adamı da anlamlı inceliklerinden dolayı aslan yürekli oduncu sandılar! Değilmiş, sadece odunmuş!!
Külkedisi'nin dediği gibi burada sevinmek lazım. Çünkü Rapunzel bunu ilk günden sezdi. Ama hatası içindeki huzursuzluğu susturmak için direnişindeydi. İşin güzel tarafı şimdi onu seveni biliyor ve gerisi umurumda değil. Hiç olmazsa kocaman kalbi olan, güvenilir, ona hiç yalan söylememiş, onu hem bu hayatta hem de sonraki hayatlarda koşulsuz sevecek bir adamı seviyor.
Teşekkür ederim Külkedisi, Rapunzel'i masalına yolladın. Artık kulede huzur içinde yazmaya devam edecek. Sana minnettar:)))
1 yorum:
:) 2009'da o muhteşem kulede, sonrasında ise her defasında gönlümüzü içine sığdırabilecek kadar ferah biiiirsürü farklı mekanda kahve içeceğiz dilerim sevgili rapunzel...sen kulende huzur ve mutluluk içinde yazmaya devam et, "geçici keder anları" geçiyor nasılsa....her fırtına diniyor, her defasında gök ve deniz pırıl pırıl oluyor....hep oluyor bunlar...biz "yaşadığımız" müddetçe....
Yorum Gönder