Zırladım durdum ya bu ay, ıvır zıvır hakkında. İşte o sürenin önemli bir bölümünü annemle geçirdim. Boşuna dememişler "ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar" diye. Doğru. Her ne kadar onu üzmemek için az şey anlattıysam da, gülüp eğlendiysem de artık ve hatta uzun zamandır her şeyi biliyor... Son yıllarda gözlerimizi kaçırmıyoruz birbirimizden.
Onu seyrediyorum. Sakin kalmak için verdiği mücadeleyi. Bizi anlamasa bile yanımızda duran, anlamak için didinen halini. Kendine küçük mutluluklar yaratmaktaki çırpınışını, çabasını izliyorum. Çiçekleri var onun, kuşları var. Parkta onu bekleyen kedileri bile var. Biz varız. Koskocaman bir habitatı var. Üstelik içini acıtan, gözyaşı dökmesine sebep olanlara bile bahçe kapısı hala aralık bu habitatın. Delirmemek imkansız. Nereden geliyor ki bu kendini hiçe sayan affedicilik? Nereden geliyor bu direnç? Bu mudur doğru olan? Bilmiyorum. Hayatta en sevdiğine bile tutunamayan ben, onun pençelerine hayranlıkla bakıyorum. Bu bana uzak bir duygu, anne olma sorumluluğu olsa gerek.
Bildiğim şu ki; onu seven ve tanıyan kumrular var. Güvercinler ve kargalar ve hatta martılar bile var. Annemle konuşuyorlar, annem onlara evcil olmayı, onlar anneme doğadaki dengeyi öğretiyor. Çok başarılılar. Her gün daha yakın, her gün daha tanışıklar. Kaçmıyorlar annemden, annem de onları korkutmuyor. Güveniyorlar birbirlerine. Kuşlara güven ortamı sağlayan bir büyücü benim annem. Bizi hala şu koskoca dünyadan koruyan bir büyücü!
Eve hayvan istemezdi eskiden. Ama ben ne bulduysam getirdim; kedi, kuş, balık, kurbağa, kaplumbağa, köpek... Hatta son yıllarda büyükbaş hayvan bile getirdim! İnanın annem onlara bile yemek verdi ve sevdi! Hatta benim artık sevmediğim zamanlarda bile annem onları sevmeye devam etti. Empati kurmanın suyunu çıkarttı canım annem. Ama ben, şimdi hayran hayran izliyorum her sabah kuşlarla arasında geçen sohbetleri. Onlar, benim kendi cinsimden insanlarla yakalayamadığım derinliklerde kayboluyorlar. Susup uzun uzun seyrediyorlar ağaçları. Rüzgarın sesini dinliyorlar. Evde biten bulgurun özürünü diliyor annem onlardan... Benim kafam basmadığı için onlara anlatıyor Ergenekon masalını.
Annemin habitatında korunduğum için çok mutluyum. Kendimi sonsuza kadar onun kanatları altında saklayabilsem keşke...
30 Temmuz 2008 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
buraya fotoğraf yapıştırmak istedim, ama hain blogger buna izin vermiyor. bir zaman önce, kuşları çekmiştim. bizim kuşlarımızdı çocukla...annene versem onlara da bakar mı diyecektim...anneler çocukların tabaklarında kalan kırıntıları da yerler.
koşulsuz sevgi...
Haklısın, ver anneme kuşları bakar o.Sormaz bile neden artık sen bakmıyorsun diye.:)))
KOşulsuz sevgi...
Yorum Gönder