4 Ekim 2024 Cuma

HERŞEY GEÇER

 
Hayatı olduğu gibi kabul etmek, onun içinde kendini bulduğun gibi kucaklayabilmek.. Anlayış ve şefkatinle gelmiş, geçmiş ve hatta gelecek tüm deneyimlerin üzerine çıkıp,  nefes alabilmek... Mümkün müdür? Artık başaran var mıdır diye sormuyorum çünkü biliyorum var, yapılabilir. Hatta sadece durarak tam da oraya, kucaklamalar basamağına gidilebilir.
 
Peki sorun ne? Sorun şu ki güzel olan şeylere yapışıp kalmak istiyoruz. Hayat da dahil, geçicilik durumuyla barışamıyoruz. Oysa iyi ve kötü olarak adlandırdığımız herkes ve her şeyin nasıl da anla ilgili olduğunu kavrayabilmek adına, her sabah ve her akşam aynaya bakmak, hatta gün ortasında çıkartıp çıkartıp bakmak yeterli. Günde kaç kez, kaç farklı duygu yalayıp geçiyor yüzümüzü... Sayısız...
 
Tutunuyoruz. Anılarımıza, eşyalarımıza, bir zamanlar içimizi sevinçle veya acıyla doldurmuş duygularımızın kahramanlarına.. Hepimiz daha fazla mutlu olma ihtimalinden korkuyoruz. Çünkü her mutluluğun bitişinde bizi, uzun ve hayatı aksatan yas dönemleri karşıladı. Kocaman kocaman mutluluklara elimizi uzatmama sebebimiz ardı sıra gelecek ucu bucağı belirsiz terk edilmişlikler değil mi?
 
 
 
 

Hiç yorum yok: