5 Ekim 2024 Cumartesi

NEDEN?


 
Bahar insanın ritmini bozuyor. Kararlarını, içinde akıp gitmekte olduğu rutini sorgulatıyor. İyi ki de öyle, yoksa ne anlamı olurdu aldığımız nefesin? Attığımız adımların?
 
Az evvel eski erkek arkadaşlarımdan birini gördüm. Sahilde yürüyordu. Baktım. Baktım. Bir şey ifade etmedi. Kaldı ki kısa süren ilişkimiz boyunca da bana pek birşey ifade etmemişti! Bunu öfkeyle değil, kırgınlıkla hiç değil, içtenlikle, samimiyetle söylüyorum. Bir tek insan dışında hiçbirinin anlamı yoktu aslında. Hayatın farklı dönemlerinde bu adamlarla birlikteyken, ilişki anlamlı olsun diye çok çırpındım. İçimde ve dışarıda o kadar çaba sarf ettim ki, çoğu zaman  yorgunluktan tükenip dengemi kaybettim!
 
Şimdi şimdi menopozuma yaklaşırken bunu neden yaptığımı çok daha iyi anlıyorum. Aslında bir ilişki istememişim! Ne garip değil mi? E be kadın istediğin bu değilse neden kendine ve o insanlara dar ettin dünyayı? Neden evlenecek kadar ileri gittin derler adama di mi?
 
Cevap basit. Hatta rüyalarda gizli. Daha yeni yeni anlamını  okuyabildiğim iki rüyam var ki, bana hayat kitabının en kıymetli bilgisini gizlice vermişler aslında. Zira orası saf ve müdahalesiz bilinçaltı...
 
Eş istemedim. Hiçbir zaman bir eş hayal etmedim. Çünkü asla ölümsüz aşka inanmadım. Varsa bile öyle bir duygunun bana uygun olmadığını düşündüm. Herkes terk ederdi sonunda; ya beni, ya kendini... Pek çok hikayede de biri çok sevmiş diğeri de onun kendine olan aşkını sevmişti en fazla! Ya da şirket ortaklığı gibi yaşıyorlardı; iş hormonlarla başlıyor, akit yapılıyor, iki de çocuk ve hayat bu diyerek düşe kalka gidiliyordu...
 
Ben hayalimdeki yol arkadaşımı karşı cinste bulacağıma hiç inanmadım. İnançsızlığım ve karşıma çıkan adamların bunu perçinleyen halleri hep daha da hırçınlaşmama neden oldu. Ben deniyordum ama olmuyordu işte! Masumdum. Ben zaten hep masumdum!
 
Asla bir adamla el ele dünyayı gezdiğimi düşlemedim. Kendimi gelinlikle veya romantik atmosferlerde de hayal etmedim.
Evet bir adam vardı, ama bu birlikte yazıp çizdiğim, okuduğum, sohbet ettiğim biriydi ve zaman zaman yüzü değişti... Kah babama benzedi, kah dostum Burhan'a. Bazen Victor oldu, bazen Selim Hoca... Aslında ailemdi bu adam, eşim değil...
Benim asıl istediğim, yani dünyayı birlikte keşfetmek istediğim kişi küçük bir kız çocuğuydu. Hayatımın büyük bir kısmını o yüzünü, saçını, kokusunu bilmediğim kız çocuğunu özleyerek geçirdim.
 
Birlikte bavul hazırlayacaktık. Ben onun gözleriyle bir kez daha hayretle ve heyecanla bakacaktım dünyaya. Yeni diller öğrenecek, birbirimizin macerasında soluklanacaktık. Onun kokusu dünyanın en eşsiz kokusu olacaktı... Neyse.
 
27.04.2017
Bir sevgili, bir tek eski sevgili nasıl düşündürür sabah sabah insanı....

Hiç yorum yok: