2 Ocak 2017 Pazartesi

somewhere nice.... & kızıl ağaç








 
 
Bu şarkı ve içinden geçtiğimiz zamanlar Kızıl Ağaç'ı düşündürdü. Okuduğum en güzel hikayelerden biriydi... Londra'da Mehmetus'u beklerken kitapçıda oyalanıyordum. Malumunuz oralarda aristokratlar, evsizler ve turistler aynı kitapçının rafları arasında dolaşabiliyorlar. İstedikleri kitabı alıp sınırsız bir zaman boyunca bakabilir, hatta zarar vermedikleri sürece her gün uğrayıp, oracıkta okuyabilirler. Hey hat!
 
Neyse Kızıl Ağaç'ı tesadüfen buldum. Tıpkı Cömert Ağaç gibi. İki kitap da Türkçe olarak mevcut.
 
Öyle insanın içine içine yazılmış ve hatta çizilmiştir ki Kızıl Ağaç, gerçek hayatın tam ortasından şut çeker kalbe! Kelimelerinde keder, ama öyle böyle değil, derin, ağır bir keder ve tam her şey bitti denilen an, tüm şehri gülümsetecek kadar yoğun umut barındırır. Yazar, çocuklara değil, çocukluğa yazmıştır. Çizgiler de yazıdan aşağı değildir üstelik. Hele o başında mark 5 ile şişede oturma hali... Odadaki minicik fide... Karanlık ve gri kentin bir çocuğun omuzlarına, pek çok insanın omuzlarına çöken kasveti...

Hiç yorum yok: