C.tesi akşamı kafam, kalbim karmakarışık bir halde evime giderken bir yandan eteğimi çekiştiyor, diğer taraftan homurdanıyordum. İç sesim ikiye bölmüştü beni. Çok iyi tanıdığımı düşündüğüm birini hiç tanımamak mümkün olabilir miydi? Bizi tanıdık ve yabancı kılan şeyleri anlayamıyordum...
Yemek yapmak istemedim. Eşyalara bakındım, bavula ne koysaydım acaba? Sabah erken uyanırsam poğaça pişirse miydim? Şu kalem destesi... Silinmez kalemler.. Doğum günü ne zaman? İçimden ona vermek geliyor bunları fakat ne diyeceğim?
Kalemleri yerine koyuyorum. Sabah kalkıp poğaçaları pişiriyorum.
Düşünüyorum; seni seviyorum ile seni çok seviyorum arasındaki farkı... bir insanı sevmek ve ona seni seviyorum diyebilmek için ne kadar zamana ihtiyacımız olduğunu... Benim bu kelimeleri kullanırken ne kadar cimrileştiğimi veya nasıl da savrukça telaffuz edildiğini... Bazı insanların kolayca söyleyebildiğini...
Poğaçalar pişiyor, kutusuna yerleşiyor. Şimdi sırt çantamdalar. İçimde bir hafiflik, ayaklarımda buluta basma hissi..
Telefonumdaki mesajlar....
" yoksa bir yerden mi duydun?"
"Neyi?"
"Ne güzel bir tesadüf? Bugün doğum günüm ve sen de hazırlık yapmışsın"
Hazırlık? Bir yerden duymak? Bunlar olmadı. Ama bilmeyi içtenlikle istedim. Bir şey vermek de istedim.. Üstelik sadece vermek için değil, anlamlı, benden ve kıymetli bir şey olsun istedim.
Artık eminim, bu tesadüfün bir anlamı var. Bütün iplikler birbiri üzerinden atlarken, ortaya nasıl bir nakış çıkacağını merak ediyorum. Nedense aklım hep Momo ve Gigi'ye gidiyor; aynanın gökyüzünde süzülüşü... Ve o birbirini bilme ve bilememe hali...
Sen bil veya bilme. Bu defa ben biliyorum. Dün çiçeklerin arkasındaki gülüşünü gördüm. Bütün bu birbiri üzerinden atlayan iplikler sadece ve sadece o gülüşü yaratmak için olabilir. Ve eğer öyle ise bence sakıncası yok. Hayatımda gördüğüm en içten gülüşlerden biriydi.
Bir insanı birkaç saniye için mutlu edebilmek öylesine paha biçilmez ki.. Bence iyi ki doğmuşsun, iyi ki karşılaşmışız. Dilerim bu tesadüfün sunduğu dersi anlarız ve hakkıyla yaşarız.
Mutlu yıllar o halde!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder