5 Ocak 2017 Perşembe

BİR TEK BUGÜN VARMIŞ, GERİSİ YOKMUŞ, İLERİSİ BOŞMUŞ...


 
Depresyonda falan değilim, aksine hiç olmadığım kadar an içinde, anın her bir zerresindeyim. Ha, meditasyona oturmaya cüretin var mı dersen, yok, yemiyor... Bir kaçma, sobelenirsem diye dudak ısırma hali hep var. Doğam böyle. Hayırlara vesile olsun!
 
Dersler başladı. Yetişkinler salonun kendilerine ait noktalarına yerleştiler. Elbette yine her biri kendi biricik ve özel durumuyla geldi. Öğretmene, öğrenmesi gerekeni öğretmek için hazırlar. Ben de öğrenmem gerekeni anlamak için açtım kulaklarımı bekliyorum.




Zaman buldukça boş, kafamı tam takır kuru bakır yapacak işlerle uğraşıyorum. Uzun uzun yürüyorum. Annemle müzik dinlemek, kahve içmek iyi geliyor. Örgü örmeye başladım. Keyfim için okuyorum. İspanyolca ve Sosyoloji notlarının yüzüne baktığım yok. Ne olacak İspanyolca öğrenirsem? İspanya kralı tahtını mı verecek? Sosyoloji okusam? Anlayabilecek miyim sanki bozuk düzenin gerekçesini?
 
Tastamam şahane işler peşindeyim. Keçedir, örgüdür, portakallı kektir. Şu an kafa o kafa. Kar gelecekmiş ya, işte o sebeple kendime atkı örmeye başladım. Evimde oturmuş, gezegenin biricik mühim işi atkı örmek, ördüklerini giymek ve giydirmektir felsefesiyle örüyorum. Arada film izliyorum, müzik dinliyorum. Yoga kitabıma bakıyorum. Bazen de kendimi mırıldanırken yakalıyorum "sakin Elvan, sakin...."


Atkı da bu. Nasıl rengi süper değil mi? Almanya'da yaşasam sık sık senin kızlarla buluşup örgü örerdim ciğerim. Neyse, Çanakkale'de yaparız. Oh, üstüne bi de bazlama pişirir, çay içeriz!
 
Bu arada nergisli kupamı kullanmaya başladım. Mis gibi nergis koklayarak içiyorum sabah kahvemi. Kendimi sayılı günü kalmış, her dakikayı emen bir vampir gibi hissediyorum!

Bu akşamın ödülü bir Ferzan Özpetek filmi olacak. Bir kadeh şarap ve Bahattin'in dediği gibi "benim yaşamam gereken hayatı kim yaşıyorsa... " diyerek gülümseyeceğim... Elif ve Agi keşke buralarda olsaydınız....

Öperim kocaman!


Hiç yorum yok: