N.K.'a yirmi sekiz yıl hatırası...
Özne anımsama kapasitesini kaybetmesine rağmen, hatıra kaydı bozulmamış olarak kalmaktadır. Thomas A. Harris, M.D.
Unuttum diye sevinme. Unuttum sandığın şey, yaşadığın an itibariyle senin bir parçan oldu. Ben senin bir parçanım.
Ve sen benim bir parçamsın...
Hayat kabuller ve reddedişler arasında kıvranmaksa eğer, bunca yıl sonra görüyorum ki bizim payımıza düşen kocaman bir isyan olmuş.. Sen, güvenli bir limanda belki hayatın boyunca özlediğin ve yaşamının ilk yıllarında senden esirgenen, ebeveyn-yetişkini bulmuşsun.... Kollarında hakkın olan huzuru solurken, her isyanında içindeki çocuğa seslenebilen bir ebeveyn o... Şanslısın. Hayat cömert davranmış sana. Kıymet bilerek en iyisini yaptın.
Ve ben buradayım. Fırtına takviminin kim bilir kaçıncı gününde saklıyım? Ne kendimi, ne de seni hırpalamayı hiç istemiyorum. Sadece, kabuller basamağını ayak tabanımda, avuçlarımda hissetmek yetmedi... Şimdilerde alnım basamakta, unuttum sandığım tüm hatıralarımı dev bir saç yumağına dönmüş zihnimden tek tek ayıklarken, heyhat, sen de oradasın!
Ne zaman, ne de mesafeler yaşanmışı ve yaşanmamışın olası hatırasını değiştirmiyormuş.. Hani şu dokuz kat şiltenin altındaki bezelyeyi hissedip, sabaha kadar uyuyamayan prensesin masalını bilir misin?
İşte sen, benim dokuz kat şilte altındaki bezelyemsin.
Üstelik yalnız da değilsin. Benim şiltelerimin altında uykularımı kaçıran birkaç bezelye daha var...
Velhasıl unuturum sanma sakın, unutmak yok hayatta. Yerli yersiz hatırlamalar, her şey o gün olmuş gibi tepetaklak olmalar var.
Sıkı tutun ebeveynine, fırtına takvimi yaklaşıyor... Ufuktaki kızıl kırmızı günbatımını görüyor musun? Ben allak bullak olurken, sen sakin sularda yüzemezsin...
Şiltenin altındaki bezelyeyim ben.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder