... VE ERERKEN LÜTFEN SAÇIM BOZULMASIN, ÖĞLEDEN SONRA TOPLANTIM VAR. Bİ DE AYAKKABILARIMI ÇIKARTMASAM OLUR MU?
Malum kırkımızı geçtik. Çekingenliğimiz iyice azaldı ve öğrenmek için hem dışarıdaki, hem de içerideki dünya ile denge sağlamanın gerekliliği kafalarımıza dank etti! Balyoz yeme faslını kapattıktan sonra ne yapıyoruz? Etrafımızdaki insanlarla konuşarak, benzer kaygılarımız olduğunu anlamaya ve yıllarca bize özel sandığımız durumların neredeyse tüm insanlığın başına geldiğini öğrenmeye başlıyoruz!.
E bu konulardan bir tanesi de ruhani yanımızın gelişkinliği!!!! Elbette öncelik eli yüzü düzgün bir sevgili/eş bulup, akabinde harika bir beden ve saçlara sahip olmakta ama bi gözümüz toprağa bakarken artık İsa mı, Musa mı yoksa Mevla mı bi karar vermek lazım di mi ya!?
Vallahi ben kararsızlığımı koruyorum; bir yıl İsa'ya ( geliyorum ey büyülü Nole pazarları!! ), ertesi yıl Mevlana'ya ( Huuu Konya'daki dostlar, kardeşler.. ) giderek bu konudaki çok yönlülüğümü kimselere kaptırmıyorum. Fakat inanın yeteri kadar renkli bir karakter sayılmam, bu işi kendine görev edinmiş ve ashram ashram, olmadı tekke tekke gezenler var! Vallahi, artık nice yağız delikanlıyı ve abla olduğunu iddia eden teyzeyi AVM ler, güzellik merkezleri kadar ashramlarda da görebilirsiniz.
Nasıl gençliklerinde hızlıca zengin olmak ve beş seansta incelmek gibi saçmalıklarla hayatlarını ziyan etmiş ve bedenlerini hırpalamışlarsa, şimdi aynı kafayla ruhlarını mıncıklatıyorlar....
Bütün bu olanlar seyri epeyce yürek yakan ancak bir şekilde anlaşılması gereken ilginç sahneler... Ama kazancı bol! Egoyu beslemeye açık ve moda!
Bunları yazarken üzülüyorum... On yıldır yoga ile ilgileniyorum ve hala öğrenecek ne kadar çok şey var diyerek hayıflanıyorum. Sonra sonra sakinleşip, ne var yaw, kabım ne kadarsa o kadar işte, sakin diyerek kendimi makul bir noktaya davet ediyorum. Neyse O!Benim şansım, öğretiye adanmış ruhlarla karşılaşmak oldu. Hocalarımı medyadan tanımazsınız, ama sokakta görseniz, hele bir de göz göze gelseniz, içinizden gülümsemek gelir, ışıklıdır yüzleri. E bu da bana yetiyor açıkçası.
Geçenlerde bir mesaj aldım, bir muhterem özel kundalini dersi verip vermediğimi soruyordu... Sonra bir başkası tantra hakkında ne bildiğimi? Ve bir diğeri meditasyon meselesini bir ay sıkı çalışsa çözüp çözemeyeceğini!!!
Bilemem. Sen diyet yapar ayda beş kilo verirsin, ben yaparım bir kilo veririm. Anlatabildim mi? Fakat çağın sabırsız insanı hızlıca zayıflamak için neler yapmaz ki! Ve yine aynı insan, "acaba ben bu deneyime hazır mıyım?" diye sormadan, meditasyon veya kundali uygulamalarını çabucak öğrenip, ermek ister! E zira kırkından sonra saç baş parlaklığını yitirince, bi başka ışık lazım di mi?
E iyi de dostum o semirmiş egoyu ne yapıcaz? Neyi neden istediğimizi iç sesimizle sorup cevaplayamadan, bir bilene sormadan, hiç bir emek harcamadan hoop diye olacak mı bu işler? İki gün çakra açtırma kampına gitsen , bi de enerji bedenini Cifleseler ( bizim gençliğimizin en baba temizleme ürünüydü:)) tamam mı zannediyorsun? Yani şu dağ tepelerinde sabahtan akşama ibadet edip, üzerine tarlada çalışan, ekip biçen rahipler salak, bi akıllı sensin di mi?
Lütfen makul olalım. Hızlıca bir şey tüketmek ve çabucak sonucu görmek istiyorsanız pilates yapın. İki aya kalmaz poponuz sımsıkı, bacaklarınız cillop gibi olur. Ha ruh için de elektro şok uygun olabilir!!!! Ya da aşık falan olun. Zira diğer yollar meşakkatli ve zaman alıyor, kapsül beklentisi için pek umut vaadi yok yani.
Velhasıl beden-zihin ve ruh parlatmanın, içeride ve dışarıda bütünlük sağlamanın ağrılı, sancılı, zaman zaman akıntıya kürek çekiyor hissi yaratan, çağın tüm gerçekliğiyle ters düşen, acıtan, yer yer paralayan bir serüveni var. Ha değer mi diye sorarsanız, o çok kişisel bir duruş.... Bulunduğun basamağa, o basamaktaki farkındalığına ve daha pek çok iç ve dış etkene göre değişir.... Hem benim ne haddime bu sorulara cevap vermek. Herkes kendi sorularını sormalı ve kendi cevaplarını vermeli..
Son olarak da bu hızlıca olmak derdini bırakıp, kendinize DVD veya kitap aramak yerine, ya da olur olmaz yerlere para kaptırmadan evvel iyi bir yol gösterici bulmanızı, onunla karşılaşmayı tüm kalbinizle dilemenizi önerebilirim.
Haydin iyi uçuşlar! Kemerleri bağlayalım beyler, bayanlar 21. yüzyıl insanı uçuyor!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder