6 Ekim 2016 Perşembe

HASSAS BİR KONU: OKULLARDA YOGA

 
 
 
 
Son üç senedir gözüme takılan ve artık iyiden iyiye canımı sıkan mesleki bir konudan bahsetmek istiyorum bu sabah. Derdim arkeoloji değil, o konuda üzülmeyi son yıllarda, fakülteden sınıf arkadaşlarıma ve kentin dokusu hızla yok edilirken nihayet olana bitene ayan, değerli "kent sever" arkadaşlarıma bırakıyorum.
Benim sıkıntım okullarda ve çocuk atölyelerinde yoga dersi adı altında yapılan işler...
 
Bu konuda verilen eğitimlerin en iyisini aldığımı iddia edemem, zira ne kadar hoca varsa o kadar farklı yorum olacaktır. Ancak benim hocam Aylin Tokcan, bundan sekiz sene evvel Türkiye'de bir Türk olarak bu işi yapan tek isimdi diye hatırlıyorum ve bütün bilgisini paylaşmak için elinden geleni yapmıştı. Açıkçası eminim kendisinin dersleri ve eğitimi de hayatın içinde değişmiş ve gelişmiştir ama o ilk eğitim başlangıç yapmak için gayet yeterliydi. En azından benim için öyle olmuştu. Elbette üzerine çok şey ekledim. Zaten eğitim dediğimiz şey bir anahtar sadece...

Ben şanslıydım, hep iyi hocalarla çalıştım.
 
Sekiz senede, her ne kadar kısa bir süre gibi görünse de, çok şey değişti.. Yoga akıllara zarar bir modaya dönüştü! Hani bir zamanlar dalgıçlık ve  tenis modaydı ya, tastamam öyle bir hal aldı. Biliyorum, zamanla taşlar yerine oturacak... Ama bu arada kaç kişi bundan fayda beklerken, zarar görecek?
 
Yetişkin yogası bu yazının konusu değil ancak eğer onu tartışacak olsak, dört yıl boyunca düzenli ders verdiğim öğrencilerim ve kendimle ilgili öylesine ilginç gözlemlerim var ki aklınız şaşar! İnsanların beklentileri bazen çok şaşırtıcı olabiliyor... İnanın pek çok insan ne istediğini bilerek gelmiyor... Bu noktada yoga eğitmenliği belki de ilk olarak öğrenciye doğru soruyu sorması için destek vermek olmalı? Zira doğru soru doğru cevabı getirecektir.
 
Neden buradasın? Niçin yoga yapmak istiyorsun?
 
Çocuklara dönersek, onlarla yapılan yoga çalışması çok daha incelikli olmayı, özenli davranmayı gerektirir. Sistemin ve okulun dayatmaları her ne olursa olsun öğretmen olarak öncelikle içinden gelmekte olduğumuz ve "yol" olarak seçtiğimiz disipline, sonrasında ise "olmakta olan canlıya" karşı içsel bir mesuliyet duygusu geliştiremiyorsak bence başka bir şeyden para kazanmanın vakti gelmiş demektir.
 
Açıkçası yogadan para kazanılmasına karşı değilim. Nihayetinde şu an piyasada ünlü olan bir isimden dolaylı olarak duyduğum için rahatlıkla aktarıyorum; yoga, Hindistan'da da para karşılığı icra edilen bir meslek! Elbette bu sadelik ve gerçeklik bana iyi geliyor. İşimizi göklere çıkartalım ve toplumda farklı bir pozisyonumuz olsun derdinde değilim. Tek arzum okul, veli, çocuk ve eğitimciden oluşan dört ayaklı bir masa olduğumuzu unutmamak, birbirimizi desteklemek ve gerekirse yapıcı sorularla kontrol etmek gerekliliğini vurgulamak istiyorum. Ve hemen konuya giriyorum:
 
Biz çocuk yogası eğitmenleri, bedeni, kalbi, zihni taptaze canlılarla çalışıyoruz. Bu yüzden, öncelikle eve ve okul yöneticilerine bir mesaj iletmek istiyorsak bunu sözlü ve yazılı yapabiliriz. Çocuk, bu noktada bir maşa olmamalı. Ne mi demek istiyorum, açıkça şuna parmak basmak istiyorum; çocuk yogasında spiritüel öğelere yer veremeyiz. Kaldı ki yetişkin yogasında da yoga disiplinine girişimiz bu basamakla başlamaz.... Çocukların mantra öğrenmelerine, meditatif oturuşlarla el mudraları uygulamalarına girmelerine gerek yoktur. ( elbette kış geldiğinde bağışıklık sitemine yardımcı mudraları bir hikaye içinde anlatmak veya timüs bezi için bir oyun kurgulamak yapılabilir şeyler. Söylemek istediğim bunu yetişkin yogası diliyle yapmamak gerektiğidir. )
 
Çocukların yoga öğrenmelerinin birincil sebebi egolarını beslemek değil; egoyu yeterli miktarda, kendine ve etrafa zarar vermeyecek şekilde yönetebilmeyi öğrenmek. Geleceği bütün gezegenin kendisine hizmet etmesi gerektiğini düşünen paşa ve prensesler yönetsin istemiyoruz... Kendini bütünün parçası olarak algılayabilen nezaket sahibi, empati kurma becerisi gelişmiş, iyi niyetli, kibar çocuklar için bütün emeğimiz.

Öğretmen matı çocuğun hayranlığını kazanmak arzusuyla akrobasi yapılabilecek bir yer değildir. Eğer saygı ve yanında azıcık beğenilme gibi bir derdimiz varsa; derse tam zamanında hazır olmak, çocukları eğer yaşları çok küçükse kapıda dizlerimizin üzerinde ve tek tek karşılamak, temiz el ve ayaklar, yıkanmış saçlar, özel bir mesaj vermeyen sıradan temiz pamuklu bir kıyafetle bekleyebilirsiniz. Özellikle içten bir gülümseme aranızdaki bağı kuvvetlendirmek için fazlasıyla yeterli olacaktır.
Eminim. Çünkü yıllardır yapıyorum. Kirpiğimdeki rimelin, saçımdaki şampuan kokusunun ve yoga pantolonumun ne kadar sevildiğini biliyorum, gözlerinde görüyorum.
 
Derslerimizin ana teması her zaman "yoga". Kullandığım müziklerdeki sözlerin sevgi mesajları içermesi ve mümkün olduğunca doğa seslerinden oluşması önemli. Keşke dersler ormanlarda, korularda ya da en azından bahçede yapılabilse.. Ama İstanbul'un ortasında çok zor. Bu yüzden tertemiz, havalandırılmış ve aydınlık sınıflara ihtiyacımız var. Okuldaki atıl, halı kaplı ve ışık almayan bir odaya sadece ders vermek hırsıyla katlanmak, adandığımız yoldan birinci ADIMDA TAVİZ VERMEK OLUR... Okullar sizi buna zorlayabilir... Bu garip durum çoğu zaman kötü niyetten değil, yanlış tasarlanmış binalar gerçeğinden kaynaklanır.. Veya okul neden yoga dersi istediğini ve bu çalışmanın olmazsa olmazlarını henüz bilmiyordur... Bizim tek görevimiz çocuklara karşı değil, söylemiş miydim?
 
Bir yoga sınıfında temizlik önemlidir. Yoga ayakkabı veya terlikle yapılmaz... Tıpkı kayak takımıyla yüzülemeyeceği gibi.. Bunu öğrencilerinize anlatabilirsiniz. Sınıfınıza misafir olarak gelip, ayakkabılarıyla matlarınıza basanlara da izah etmekten çekinmeyin.
 
Yoganın bir selamı vardır ve bu selamdan sırf okul "namaz" kelimesinden korkuyor diye vazgeçilmez. Çocuklara kolayca açıklayabiliriz; yoga yapmayı ilk öğrenenler ve dünyaya öğretenler Hindistan adındaki uzak bir ülkede yaşıyorlar.  ( Hatta bunu anlatırken onalar İpek Yolu'ndan bahsedin. Biraz tarçın koklatın, ipekli bir kumaşa dokunmalarını sağlayın... ) Ve onların dilinde merhaba diyerek, bu güzel çalışma için başlangıç yapabiliriz. Bugün hala Hindistan'da sokaktaki insanlar birbirlerini "namaste" diyerek selamlıyorlar. Derin anlamını boşverin, bir "merhaba" bu kadar ürkütücü olmamalı. Bence burada da esnemeyin...

Taviz başka tavizleri getirecektir..
 
Ve tabii ahlak kuralları... Bir öğrencimin ne kadar iyi yoga yaptığından çok önce gelen şey arkadaşlarıyla ve kendi bedeniyle kurduğu "şiddetsiz, dürüst ve samimi" ilişkidir. 
Öğretmen olarak, çocukların bu noktada zorlandıklarını gördüğümde, durumu benimle rahatlıkla paylaşabilmeleri için aramızda tam bir güven oluşmasını sağlamaya gayret ederim. Neden mi? Çünkü babası uzun bir iş seyahatine çıkmış küçük insanı, yoga yoluyla gülümsetebilmek veya üç gündür kabız olan bir öğrenciyi kımıldamaya ikna edebilmek için hem derdini bilmeli, hem de o derde yoga yardımıyla destek verebilmek için hazır olmalısınız. 

Konumuz her ne olursa olsun, çözümleri yoga disiplini içinde arıyoruz. Bunu unutmayalım:)
 
İşte şimdi sınıf öğretmeni ve rehber öğretmenlerle iletişim halinde olmanın ve iyi geçinmenin nasıl kritik bir nokta olduğuna geldik... Mümkünse onlarla bir yoga dersi yapın. Bu çalışmanın diğer branş dersleri gibi bir takım materyallere ve özel bir ortama ne sebeple ihtiyacı olduğunu anlamaları demek, zaman içinde size nereye ve sebeple gittiklerini bilen çocuklar gönderebilmelerine yardımcı olacaktır. Sakın "zaten biliyorlardır" diye düşünmeyin. Her eğitimci, her branş dersi hakkında bilgi sahibi olamayabilir.. Pamuklu kıyafetin, iyi temizlenmiş bir burunun ve çocuğun içinden geçtiği dönemin derse nasıl bir şekilde yansıyacağını siz anlatmalısınız... Onlar da size okulda işlerin nasıl yürüdüğü, temizlikten sorumlu görevlinin kim olduğu anlatacaklar ve daha pek çok konuda destek vereceklerdir. Bu iş birliği huzurlu derslerin ilk basamağıdır.
 
Ve okul yöneticileri ... Bence onlar bu çalışmaları zaman zaman ziyaret etmeliler. hatta katılmalılar. Öğretmen bu küçük insanlara ne anlatmaktadır? Yoga dersi bir masal ve akrobasi atölyesine mi dönüşmüştür? Yardımcı enstrümanları kullanalım derken durmadan mandala yapılıyor olabilir mi? Ya da drama dersine mi evrilmiştir tüm çalışma? Bütün bunları anlayabilmek için yoga nedir ve neden yüzlerce yıl boyunca beden, zihin ve ruh bütünlüğü için bu denli işe yarar kalmıştır birazcık araştırmak gerekmez mi? Öğretmen bu yetkinlikte mi diye bakmak, dengeler bozulmuşsa azıcık sohbet etmek güzel olmaz mı? Çocukların dersten mutlu çıkmaları her daim bir ölçü olmayabilir. Bazen uzun uzun çalışmayla ilgisi olmayan konularda sohbet edilip, olmadık hareketlere yöneltilip, şişmiş egolar yaratılabilir.... Bu mudur istediğimiz? Elbette çalışmanın doğasında kendine güvenmek, denge, konsantrasyon ve dinginlik var. Ancak neyin ne kadar, ne zaman anlatılacağı, gösterileceği ve hangi yaş için uygun olduğu o kadar önemli ki...
 
Öğretmenden sık sık rapor istenmeli. Hiç değilse her dönem. Hangi çocuk bedenini kullanmakta istekli? Hangisi düz taban? Hangisi içe dönük? Sosyal? Hırçın? Sevgi sözcüklerinde acemi? Bir yoga öğretmeni o kısacık 30-40 dakikada bütün bunları görebilir ve sınıf öğretmenleriyle, rehber öğretmenlerle paylaşabilir... Bu yüzden, pek çok işe yarar bilgiyi cebine koyabildiği için de tam bir ekip çalışmasına ihtiyacı vardır.
 
Yoga sınıfı her daim kahkahalar yükselen bir sınıf olmakla yükümlü değildir. Bazen sadece kuralları anlamak için neşeden ve oyundan fedakarlık yapılabilir. Öğretmenin kendini animatör haline getirmemesi bu noktada büyük önem taşır. Sevecen ve oyuncu olmak evet, ama oturduğumuz matın asıl amacını hep hatırlayarak...
 
Çocuk yogası çok satan, çok kazandıran kolay bir kazanç kapısı gibi görünmekle birlikte ne yazık ki ehil olmayan ellerde çocukların ruh sağlığı üzerinde kalıcı hasar yaratabilir... Bizlerin işi, bu sekiz basamaklı öğretiyi onların hayatında işe yarar kılmak ve ileride kullanmak isteyecekleri bir yardımcı olarak esinlemektir. Eğer eski bir öğrencim aylar sonra karşılaştığımızda çok kızgın olduğunda nasıl  bir nefesle sakinleştiğini veya kabız olunca hangi duruşu yaparak kakasını yapabildiğini anlatıyorsa her şey yolunda demektir. Ve tabii bu öğrendiklerini içsel olarak oyunlarına katmışsa , kırda, parkta bir ağaç gördüğünde yanına gidip ağaç duruşu yapıyorsa , ben daha ne isterim?
 
Çocuk yogası uygulamasında eğitimcilerin ve ebeveynlerin gözlerini dört açmalarını bütün içtenliğimle tavsiye ederim. Çocuğunuzun yoga öğretmeni kim? Eğitimini kimden almış? Nasıl bir çalışma uyguluyor? Bol bol soru sorun, yetişkin dünyasının karanlık ve kolaycı tutumunun "çocuk" adındaki temiz canlıyla ilişkisinde iyi birer gözlemci olmanızı rica ediyorum.
 
Unutmayın, bu bir ekip çalışması, ancak birbirimizi gözlemleyerek ve soru sorarak daha iyisine doğru yol alabiliriz:)
 
Namaste

Hiç yorum yok: