7 Ağustos 2009 Cuma

YALIKAVAK GÜNLÜĞÜ, 7 AĞUSTOS 2009 CUMA.

Kızlar mışıl mışıl uyuyorlar. Rüzgar durdu. Pamuk Prenses yarın geliyor. Evde olmadığım için mutluyum. Sanki bütün sıkıntılar İstanbul il sınırında takılıp kalmış gibi. Üstelik bu kez işsizim. Beni arayıp, abuk subuk sıkıntılarıyla şişirecek bir işverenim yok. Çok tuhaf; kadının bende yarattığı baskıyı düşünüyorum da, neredeyse sevineceğim işsizliğime.

Bazen insan kaybettiğinde kazanır. *

Burada ne kadar kalacağımı bilmiyorum. Ama kaldığım süre zarfında içimi dışımı, özellikle zihnimi, döndüğümde beni bekleyen akışa hazırlamaya kararlıyım. Mesela sabah gözümü açınca yataktan çıkacağım ve yüzmeden bir tek gün geçirmeyeceğim. Gerçi bugün yüzemedim ama gerçekten yorgundum. Sağ dizim hala sızlıyor. Otobüsle seyahat için biraz huysuzum galiba:)

Bugün çok güzel esiyor Yalıkavak. Geçen gelişimde uğradığım hayal kırıklığını düşünürsek bu az bir mutluluk sebebi değil. Aylardan Ağustos ve terlemiyorum!

Bu yaz, her ay bir haftayı Bodrum'da geçirmeyi planlamamıştım. Sanırım asıl ihtiyacım olan buymuş. Ama benim haberim yokmuş:)) Kaygılarımı beslemeden, etrafımdaki yoğun olumsuzluk bulutundan sıyrılıp, saate bakmadan öylece kızların havuza girip çıkışını izlemek muhtemelen çok iyi gelecek bana. Üstelik yılan hikayesine dönen metinler üzerinde de çalışma fırsatım var. Zaten biraz daha yazmazsam konuya ilgimi kaybedeceğim! Oysa insan kaç kez çocukluğunu bir masal halinde yazmaya kalkar? Ya da kaç kez diğer kadının yerinden bakan bir öykü yazmaya soyunur? Takdir edersiniz ki, bir yerlere kapanmadan ve kendini acıtmadan yapılabilecek işler değil bunlar. Yine de insanın olduğu yerle barışması ve yepyeni sayfalar açması için gerekli.

Yazmak, değişen mevsimde kıyafet dolabına koşup yazlıkları kaldırıp, doğruca çöpe atmak gibi. Bir daha asla giymemek üzere atmak. Oysa konuşmak sadece ve sadece bir sonraki mevsime kadar gözden uzaklaştırmak... Korkakça, bağımlı bir ruhiyatla! Her yıl yeniden ve yeniden aynı şeyleri giymek gibi. Ve hatta modası çoktan geçmiş, rengi solmuşları bile!

Bu gece hiç uykum yok. İyi Kalpli Çelebi'nin denize dönüşüne sevinmek, Piri Altuğ Reis'in çıkacağı sefer ve Pamuk Prenses'in gelişi beni heyecanlandırdı. Mutluyum. Zaten biri gelip çomak sokmadıkça ben genellikle mutluyum.


*Aşkın Gücü isimli filmden.


3 yorum:

skoer dedi ki...

* bizim icin neyin iyi neyin kotu oldugunu asla bilemeyiz.

Fortunata dedi ki...

Gerçekten öyleymiş sevgili Skoer:))

Gadno Kopele dedi ki...

harika, icten kisa ve oz. selamlar.