27 Ağustos 2009 Perşembe

DEDEM & BEN


Bugünün beklenen yazısı elbette hayatımdaki "adam" biliyorum... Ama ne olur sanki birazcık sabretseniz? Ben kendisini ne kadar uzun zamandır bekliyorum bir düşünsenize!

Bodrum'dayken dedemin fotoğrafını göstereceğime söz vermiştim. Günün konusu da dedemdir bugün; hayatımdaki çok değerli bir başka adam. Ayrıca saçlarımı kestirmem yakın arkadaşlar - özellikle Mehmetus:))) - arasında ciddi bir paniğe sebep olmuştu. Öncelikle belirtmek isterim ki, saç kestirmek benim için çok sembolik bir anlam taşıyordu. Kimbilir belki de hala taşıyordur da, eskisi kadar güçlü değildir? Kuaföre gitmekten oldum olası nefret etmişimdir. Bilsem ki dünyanın en güzel kadını olacağım, yine de bir saatten fazla o tuhaf kokan salonlarda maymun olmaya dayanamıyorum. Belki de bu sebeple maymuna dönmeden o kapıdan içeri giremiyorum! İnsan ne garip çelişkilerle dolu!

Amma velakin, Bodrum'da bir hafta arayla iki kez kuaföre gittim. Birincisinde teyzem, "kızım ne bu saçlarının hali?" diye oturttu koltuğa, diğerinde ise ne tip cadıların eline düştüğümü yazmıştım! Yine de hasar az sayılır. Manasız bir uzunluktan kurtuldu saçlarım. Ayrıca dedem çok beğendi. Eh bu da çektiğim acıya değdi doğrusu. Yazının üstündeki fotoğraf dedemle benim son halimizdir. Onda diş kalmadı, ben de saç! Şahane bir ikili olma yolundayız:))
Tatilin Yalıkavak bölümünü ve sonrasını az çok biliyorsunuz. Ama dedemin bana ısmarladığı çaylardan - çaydan şiddetle nefret eden ben dolu dolu iki bardak içtim!-, yola çıkarken cebime koyduğu harçlıktan haberiniz yok! O, bir tanedir. Hayata bağlılığı, pratik çözümleri ve yerinde yorumlarıyla aklını başından alır insanın.
Dedem İstanköy göçmenidir. Bodrum'a savaştan sonra cebinde 250 sarı lirayla geldiğini, bugün sahip olduğu her kuruşu çalışarak kazandığını her zaman anlatır. Bir tek lirası yoktur ki ona havadan ya da usulsüz bir yoldan gelmiş olsun. Otuzbeş yıl muhtarlık yapmıştır. Onu tanımayan, sevmeyen yoktur bizim mahallede. Hayatı boyunca tek kadını sevmiş, dolayısıyla türü tükenmiş erkeklerdendir. Aramızdan ayrılalı neredeyse on yıl olmasına rağmen hala anneannemi sayıklar. Onu bırakıp gidişini affetmiş değildir...
Yunanca ve İtalyanca bilir. Adadayken İtalyanlarla okula gittiği için her hücresi Akdenizlidir dedemin. İçki içmez ama yemeğe daima hakkını verir. Denize aşıktır. Yıllardır yüzemediği içinse çok kırgın... Onu denize götürebilmeyi o kadar çok isterdim ki...
Bunu başaramadım ama ikimiz için de en anlamlı ritüeli bu yıl da keyifle gerçekleştirdik; Yalıkahve yürüyüşü! Dedemle limana yürümek, Kale caddesinden geçmek ve Denizciler Kahvesi'nde çay içmek benim için en önemli Bodrum geleneği. Dünyalara değişmeyeceğim bir paylaşım. En çok istediğim şey ise dedem hala yürüyebiliyorken bunu uzun yıllar devam ettirebilmek. Denize bakarak çay içmek!
Bazı mekanların hayatımızda kelimeleri aşan bir tılsımı vardır ya; Kale Caddesi ve devamındaki kahve de benim için tam olarak öyledir işte. Ailemin kaderinde çok değerlidir oralar. Babamın ilk dükkanı oradadır, benim emeklediğim alfalt, kardeşimin türlü haylazlıkla nam saldığı ve hatta ilk aşık olduğum an oradadır...
Bütün bu zamanların ve hatta çok daha ötesinin tanığı olduğu için çoook değerlidir dedem. Posa peynirini, su böreğini ve teyzemin nohutlu pırasasını sevmek de bizi ayrıca yakınlaştırır:))
Annemin ve babamın ortak ailesi olan bu dünya güzeli adamı herkesin hayatına sokabilmek isterdim. Onun benim için nasıl dua ettiğini, anlattığı birbirinden güzel ada hatıralarını ve eski kocama savurduğu küfürleri duymalıydıydınız! Onu tanımalıydınız...
Hala da şansınız var. Havalar soğuyana kadar mahallede çay içecektir dedem. Öğle uykusundan sonra temiz kıyafetlerini giyip evin kapısına çıkacaktır. Yeni arkadaşı ve sırdaşı Ömer'e* aile geçmişini, anneannemle verdikleri mücadeleyi ve daha türlü hikayesini anlatmaya devam edecektir. Eğer yanına sokulup hatırını sorarsanız ve elbette keyifli bir günüyse mutlaka çay ısmarlar size. Tabii gözü tutarsa! Çok akıllıdır benim dedem.
* Kuzenin mimarlık bürosunda çalışan sessiz çocuk!

8 yorum:

JoA dedi ki...

ışıldıyorsun:)

bodrum'a gidecek olursam öncesinde bana bir "hamili kart yakinimdir" notu yazar mısın? dedene gitsem, kartı göstersem. kendi dedem niyetine elini öpsem, boynuna sarılsam. bir de kendi ailemden kimsenin yapmadığını yapıp benim de eski kocama küfürler savursa?

allah uzun ömürler versin ona. daha birçok kez turlayın caddede.

aysel dedi ki...

Gözlerim dolu dolu; kalbimde dedem, yalıkahve, sen ve Bodrum... İyi ki varsınız, iyi ki sizlere sahibim. Sizi çok ama çok seviyorum ablacım...

Fortunata dedi ki...

Çok teşekkür ederim JoA,
Ne zaman yolun köyüme düşerse bil ki misafirimizsin. Sen hikayeni anlat, dedem gereken tüm küfürleri savurup, sana da hayır duaları edecektir. Zaten emin ol benim ailemde de hiç bir Allahın kulu onun kadar küfür etmedi, hatta bir tek laf etmedi rahmetli kocama!( teyzem hariç, onun susması en büyük küfürdür ki, bunu bana öğrettiği için şanslıyım:))
Güzel duaların için sağol.

Ayselburcu:)))
Canımsın sen benim. İyi ki varsın kardeş. Ben de seni çoook seviyorum.

Adsız dedi ki...

kıskandım dedeyi:))

Brajeshwari dedi ki...

Deden dünya güzeli... İçinden hayat akıp geçmiş, hayat dokunmuş, hayat dolmuş taşmış.... ama o afacan gülüşün altında bilge bir ruh var, ruhunun bilgeliğinin ve ölümsüzlüğünün farkında....

Saçların hep güzel, gülüşünü sakın kestirme :)

Sevgimle...

Fortunata dedi ki...

Creep,
Benim dedem senin dedendir. Git Bodrum'a bak nasıl memnun olur ziyaretine:))

Sevgili Brajeshwari,
Dedemi en çok merak eden arkadaşlarımdan biri sendin. Özellikle görmeni isterdim onu. Bakarsın hep beraber Bodrum'a gideriz bir gün. Kucak dolusu sevgiler...

Adsız dedi ki...

denizciler kahvesinde emeklilerle oturup sohbet etmeyi özledim yaa.bodruma gidecem 5 yıl aradan sonra senin yüzünden.bu kadar güzel anlatma bana...

Fortunata dedi ki...

Sevgili Eczahaneci,
Bence Eylül ortası gibi git gidebiliyorsan. Sadece kahve değil, deniz de inanılmazdı... Aklım kaldı!