Yoga mutlu bir yolculuk değil... HİÇ BİR ZAMAN DA OLMADI.. Farkındalık da aslında öyle pek elde etmek isteyeceğin bir şey değil. Hayatı anlamlandırdığı kesin... Fakat bu gerçekten senin istediğin şey mi? Anlamak ve derinlerde kulaç atmak sahiden tek arzun mu? İşte orası muamma... Bence ne istediğini bilmiyorsun...
Yogayla gelen derin keder, kelimelerle nasıl anlatılır emin değilim. Bedende başlayan ve insanın tüm varlığını ele geçiren o tarifsiz mutluluk bulutuyla yükselip, sonra güm diye düşmelerin hangi yolla yumuşatılabileceğini henüz bilmiyorum.
Yoga yaşarken, gündelik hayatın içinde kalmak kolay değil. Tıplı ölü bir dilde sohbet etmeye çalışmak gibi... Evet, her şey anlamını ikiye katlıyor ve derinleşiyor fakat karşılığında şunu yaşıyorsun; olumsuzluklar da seni çok daha fazla etkiliyor... Yolda yürürken omuzuna çarpan adamdan tut, yüreğine od tıkarken gözünü kırpmayan eski dostun cümlelerine kadar her şey, sadece gözlerini ve kulaklarını hırpalamıyor; tüm yaşananları her bir hücre çeperinde tek tek hissediyorsun. İçeri sızıyorlar!
Bütün bu uçurum kenarı gezmeleri, sarkacın iki ucu arasında depar atmalar hep dengeye gelmek için....
Bütün bu uçurum kenarı gezmeleri, sarkacın iki ucu arasında depar atmalar hep dengeye gelmek için....
Yoga, bitse de gitsek dedirten, daha cümleni tamamlamadan içinde çiçekler açtıran, sen olanı biteni tanımlamak için çırpınırken, usul usul yarenlik eden şefkatli bir gölge! Tam içinde ya da tam dışında, zerre kadar, evren kadar... Yüreğine bakmaya cüret ettiğinde içeride karşılaşacaklarına seni hazırlayan kadim bir öğreti..
Sabah sabah niye bunları yazmak istedim gerçekten bilmiyorum... Galiba ustamın doğumgünü yaklaşıyor.. Ne mutlu ki tanışmışım onunla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder