20 Nisan 2016 Çarşamba

İSTASYON

Bütün valizler bu adını bilmediğim istasyonda unutulmuş. Üst üste dizilmiş. En tepeye  nasıl çıktım, ne zaman oturdum üzerlerine hiç hatırlamıyorum. "Gelip seni alacağım" demişti annem. O mu bıraktı beni buraya? Yoksa babam mı? Hatırlayamıyorum.
Gelen giden olmadı ne zamandır...
İlk gün ayaklarım yere değmiyordu, kalkıp oyun oynayamadım. İkinci gün çok acıkmıştım, fakat valizleri bırakamadığımdan yemek yiyemedim. Üçüncü gün tuvalete gitmek istedim, gidemedim..
Bir hafta sonra artık uyuyamaz olmuştum...
Onca yıl nasıl geçti ve ben en temel ihtiyaçlarımdan ne vakit vazgeçtim hiç bilmiyorum.. Şimdi ayaklarım yere değiyor. İstesem şu dakika kalkıp gidebilirim. Ama kımıldayamıyorum. Görünmez ipler var ellerimde, kollarımda, ayaklarımda...
Uzun süredir ne açlık hissediyorum, ne de uykusuzluk.

Yine de ne zaman şaşırıp, azıcık uyusam  bütün valizleri bırakıp, sadece bana ait olanı alarak buradan uzaklaştığım anın rüyasına açıyorum kalbimi.
Ben artık sadece rüya görmek istiyorum!

Hiç yorum yok: