4 Eylül 2021 Cumartesi

VENÜS

 

Ne hissettiğimi sordun ya telefonda. Hiç. Hiçbir şey hissetmedim. Dondum. Far görmüş tavşan, boşlukta asılı astronot gibi, durdum. Mekan, zaman yoktu. His yoktu. Düşünce kalmamıştı. Sadece beklemek vardı. Başımı ellerimin arasına almıştım. Yalnızca kendi sesimi duydum, "Allah'ım bize yardım et, bize yardım et!" diye tekrarlıyordum. Zikirde gibiydim, boşlukta gibiydim. Kimdi beni ayakta tutan, kim oturtuyor, kim kaldırıyordu omurgamı? 

İlerleyen günlerde zangır zangır titredim. Dillere pelesenk olmuş cümleler örttü üzerimi; kesseler kanım akmaz, derin bir kuyudayım, yer kaydı ayaklarımın altından, gözüme uyku girmiyor....

Güçsüzlüğü, çaresizliği en çok kollarımda hissettim. Milo Venüs'ü gibiydim, kopmuştu kollarım. Günlerce, gecelerce beklemeye razıydım. Yeter ki, yeter ki Allah bize yardım etsindi. 

"Gittim geldim" dedi. 

Tüm hücrelerim zangırdadı. 

"Kaç canım kaldı sence?" diye sordu.

Yakar top içimi dağladı.

O uyurken çok canımız kalmadığına uyandım. Çok canımız ve bolca zamanımız yoktu. Birkaç yaz, bir o kadar ilkbahar, kış ve sonbahardı hayatın önü ardı.

Kollarıma his geldi dün, bugün. Uykularımda uyanış, dilimde kutsal kelimeler. Korkusuz, teslim, ılık ılık yaşamak istiyorum. Ilık ılık sarılıp sarmalanmak, sıcacık ve güven içinde devam etmek. Ve aynı kabulle gitmek göç vakti geldiğinde.

Hiç yorum yok: