12 Eylül 2021 Pazar

HERKESİN HAYATI KENDİNE

Anlamak  ve kabul etmek işin kolay kısmı. İnsanı asıl zorlayan olan biteni hazmetmek ve devam edebilmek.

Hastane süreci çok öğreticiydi. Orada donup kaldığımı zannettiğim anlarda aslında uzun zamandır akmayan bir yaşama isteği canlandı damarlarımda. Dünya hayatına dair eksik kaldığım, çuvalladığım yerleri gördüm. Sahi ben en fazla nerelerde zorlanmıştım? Merhamette ve sevgide çuvallamıştım. En çok insanlar benden vazgeçtiklerinde acı çektim. Sevilesi bulunmadığımda, arkada bırakıldığımda ortaya çıkan değersizlik hissiyle yenişemedim. Oysa her zaman sahiden öyle mi olmuştu? Aslında herkes kendi rolünü oynuyordu, kendi gerçekliğinde kalıyordu, ben fazla büyütmüştüm.

Peki benim gerçekliğim mi yoktu acaba?

Dün gece gördüğüm rüya, tam geçen hafta Prusya Kralı'na anlattığım cinstendi. Gündüz halledemediğim her şeyi geceye taşıyordum. Kiminle kavga edeceksem, kime ne diyeceksem geceyi bekliyordum. Hatta hissetmek için bile...

Hayatlar boyunca misyonum neydi acaba? Ya da sadece bu hayattaki nedir? Sanki sadece yaşamak. Son haftalarda bunu derinden hissediyorum. Sonbaharın öyle doğrudan kalbi hedef alan ışıkları var ki, ışığın açıcı değişince insanın gördükleri de değişiyor. 

Çok iyi biliyorum, o hep özlediğim uçsuz bucaksız genişleme için, küçülmem lazım. Eşyada, insanda, geçmişin anılarında ve geleceğin kaygılarında azalmam şart.

Eylül bana çok iyi geldi. 

Hiç yorum yok: