21 Kasım 2016 Pazartesi

İNCE AYAR...





Bizim gençliğimizde ince ayar kalple yapılırdı, akılla değil...  Yardım istenmezdi, gören koşardı... Sonrasında ne çıkar elde edebilirim diye düşünülmezdi.. Kimde para varsa o harcardı; varken, yok gibi davranılmazdı..
Aşklar yatak performansıyla değil, sevme kapasitesiyle, şiirle, mektupla ölçülürdü.. Bir gecede sevip, sabahına topuklanmazdı.
 
İlk blucin, ilk dans, ilk öpücük, ilk sigara, okul kırmak... Nasıl da anlamlıydı. Okula makyajlı gidilmez, etek boylarına dikkat edilirdi. Tırnaklarımızı dibinden keserdik.
 
Kavga vardı, vefa vardı... Küsmek ve barışmak vardı. Kinlenmezdik. Sahiciydik. Hani bir simidi bölüştük der ya eski Türk filmlerinde, öyle yaşadık üniversite yıllarımızı.
Şimdilerde pek kullanılmayan kelimelerimiz vardı, kült kitaplarımız.. Herkes sevdiği için değil, eleştirmenler 5.5 verdi diye değil, içimize dokundu diye severdik edebiyatı.
Bilgiye açtık. Kitap Fuarı demek, o yılın en güzel anı demekti. Hazine sandığına dönerdi başucu raflarımız.. Altını çizerek okumak, kitabını sahiplenmek vardı. Elimizin, gözümüzün, ruhumuzun değdiğini korur, kollardık...
 
Velhasıl ince ayar akılla değil, kalple yapılırdı.
Aşka, dostluğa, geleceğe inanırdık... Gençtik be! Bi de insandık...

Hiç yorum yok: