12 Ekim 2011 Çarşamba

HALA

Halan hastalanmış... Duydum. Arayamıyorum seni... Tesellisi yok ki bu durumun... Ne desem boş, ne desem havada kalır senin hissettiğin acının yanında. Allaha sığınmak dışında ve onun yarattığı düzene inanmak dışında üzüntünü hafifletecek bir şey var mı? Bilmiyorum..Onun senin hayatındaki kıymetini biliyor ve inan senin halan gibi bir halam olmadığı için eksik hissediyorum...
Süper Prenses hastalandığında, kalbimden vurulmuşa döndüm. Victor'un gidişi iki kaşımın arasına isabet ise onun hastalığı tam kalbime idi. Bak, iyileşiyor:) Hayatta her deneyim bize sonraki adım için bir ders anlatıyor. Mesnevi bu yüzden değerli; içi insanı kendisine götüren hikayelerle dolu. Belki okumaya başlamalısın. Belki bu acı seni kendi yolunda büyük adımlar atmaya ve elindekilerle sıkı sıkı, ama sevgiyle sarılmaya iter. Şer içindeki hayırdır görmemiz gereken dostum.
Omuzum burada; kahkahalarla gülmek veya usul usul ağlamak, hatta istersen bağıra çağıra ağlamak için hep senin..Bu dünyada ve öbür dünyada ölüm bizi ayırana ve ayırdıktan sonra kalacak tek şey bu: sevgi.
Git halana, gidelim, onu öp, kokla, onunla yapmak istediğin şeyler olduğunu, burada biraz daha kalması için her gece dua ettiğini söyle. Giderse de ondan bir parçayı daima seveceğini söyle. Söyle ki ruhu serbest kalsın...
İçinde söylenmedik söz bırakma, o sözler bir gün hasta eder seni. Uzun uzun bak, elini tut. Duygulan, ağla. O yaşarken yapmak istediğin şeyleri yap. Sevgini hissettir. Zira buradan giderken kefenin cebi yoksa da, kalbimizin tüm odacıklarını sevgiyle doldurmak mümkün:) Sevgiye inan dostum, sevebileceğine ve sevildiğine inan.

Hiç yorum yok: