1 Haziran 2011 Çarşamba

IRMAK BEBEK HOŞGELMİŞ...

Ölüm yaklaşmış gibi, geçmiş zamanlarda canını yaktığım, isteyerek veya istemeyerek kırdığım herkesi tek tek bulup, "kusura bakma" demek istiyorum. Onlar duysun, duymasın, görebileyim ya da cesaret edip yaklaşamayayım bunu her aklıma geldiğinde, ölümlüğün farkına her varışımda içimden söylüyorum;"özür dilerim..."
Neyse ki çok uzun değil özür dilemem için bekleyenlerin listesi. Gerçi beklediklerinden şüpheliyim. İçinde debelendiğimiz çağ o kadar hızlı, o kadar tozu dumana katarak devam ediyor ki, eminim çok az insan benim gibi geçmişin molozları altında eşeleniyordur.. Zamanları yok. Azıcık kalmış enerjilerini oralarda tüketmeye gönülleri yok. Haklılar. Bu bir seçim.
Bu yıl Hıdırellez gecesini kabus gibi yaşamıştım. Unutmuştum ateş yakıp, güle dileğimi asmayı. Uzaklarda bir Süper Prenses vardı ve bomba gibi bir haber vermişti. O zaman ne dilek, ne Hıdır... Hayat bütün anlamını yeniden belirledi. Geleceğe olta atmanın ne ehemmiyeti vardı. Balık zaten kucağımdaydı, andı!
Şimdi, neredeyse bir ay sonra Süper Prenses hızla iyileşirken, aynı gece bir başka meleğin gezegenimize iniş yaptığını öğreniyorum. Hem de öyle bir prenses ki annesinin biricik dileğiydi... Ve o dilek Hıdırellez gecesi gelmiş! Bu geç aldığım ama aldığım anda sevinçten havalara uçtuğum haber şunu anlatıyor: mucizeler hep var ve daima da olacaklar!

1 yorum:

guguk kuşu dedi ki...

eckhart tolle, şimdinin gücü:D