18 Haziran 2011 Cumartesi

HİÇBİR ŞEY İÇİN PİŞMAN DEĞİLİM, SADECE WHISKY DEN ÖZÜR DİLERİM...

Şahmaran efsanesi nicedir gönlümdedir. Nereden girmişse girmiştir kulağıma ve kuluçkadadır o zaman bu zaman... Yılanlardan korkmak veya korkmamakla ilgili hiç düşünmemiş olan ben, aslında için için, neden bizi soktuklarını merak ederim. Başka meraklarımda vardır. Mesela kertenkele gerçekten yılanın ninesi midir? Yılanlar bir gün öc almak için insanoğluna toplu saldırı düzenleyecekler mi? Yoksa saldırı onların bilgeliği olacak ve biz utanacak mıyız? Yılan nasıl bir kabahat işler ve bacaklarını kaybeder? Ejderhalar ve yılanlar soyağacının hangi noktasında ayrılırlar?
Sorular cevaplarına kavuşmak için bazen uzun yıllar beklerler... Sonra bir peri kızı gelir ve eteklerinden sorunun cevapları dökülür... Dün benim hayatımda öyle bir gün oldu. Dünyalar güzeli bir Zaza kızı bana Divanyolu üzerindeki bir medrese avlusunda insanoğlu ve yılanlar arasındaki efsaneyi anlattı. Ona ninesinin, ninesine de muhtemelen kendi ninesinin anlattığı, yolları çatallanıp, Asklepios ve hatta Hipokrat ve daha bilmediğim nice tanrı/kahramanla benzeşen, ama özünde hep o en naif, en yalın mesajın olduğu masalı...
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın, padişahının av merakına kurban giden kellesinin kanı hala canımı sıkarken, insanın aç gözlülüğü ve ihaneti üzerine bu toprakların tüyleri diken diken eden öz be öz masallarını dinlemek, fondaki ney... Ben bu şehrin sürprizlerini seviyorum. Hayatın bana durup durup verdiği zamansız hediyeleri, gerçeklere meydan okuyan yüzyıllara yenilmemiş masallarını seviyorum.
Haaa whisky meselesine gelince... Bu mistik gün Galata'da ney dinleyerek bitti ya da eve gidip yatağa uzandım ve rüyama Şahmaran'ı davet ettim sanıyorsanız yanıldınız... Boğazdaydım. Dostlarımla beraber Ay manzarasının, anın, bu anın gelecek yıl tekrarlanıp tekrarlanamayacağının belirsizliğinin yarattığı biricikliğin, eşsizliğin tadını çıkartıyordum. Ben bütün bunları yaparken Şahmaran hala içimde geziyordu... şehrimin dehlizlerinde, yeraltının tüm bilgeliğini koynuna saklamış, usul usul süzülüyordu. Bunu hayal ederek içtim, eğlendim. Bunu çocuklara nasıl anlatsam diye yüzlerce tilki gezindi durdu kafamda:)
O kadar içip eğlenince de whisky içine katılan elma suyuna ses etmedim. Sabah farkına vardım edepsizliğimin! Whisky gibi kutsal bir içeceğe meyva suyu katılır mu hiç? Affet beni whisky, Şahmaran beni benden aldı!

Hiç yorum yok: