6 Haziran 2011 Pazartesi

BÜTÜN YOLLAR YOGAYA !


Dreams play an essential role in our lives. But you can’t go to sleep deliberately setting out to dream. Continue dancing in that sleep like way. Don’t think about where to place your foot. While your eyes remain open, they are sleeping eyes. (Kazuo Ohno)



Sevgili arkadaşım Agi uzun zamandır orff derslerine götürüyor kızlarını. Yani benim prenseslerimi: Eda Lisa ve Leyla Nora'yı.
Ben, ne yazık ki şimdiye kadar sadece bir iki sahne gösterisini izledim Agi'nin katıldığı eğitimlerin. Ama daha fazlası için nedense hevesim ve zamanım olmadı. Ya da yeteneğimin bu alanda sınırlı olduğunu düşünerek hep sonraya erteledim. Tıpkı Agi'nin yoga karşısındaki tutumu gibi; İnanmadım!

Fakat geçtiğimiz ay izlediğim bir beden perküsyonu gösterisi bu konudaki fikrimi değiştirdi. Zaten uzan zamandır çocukların müziğe olan ilgisi ve buna rağmen tutuk kalan bedenleri dikkatimi çekiyor ve yoga çalışmalarımızın müzikle ve oyunla daha da canlanması için arayışlarıma devam ediyordum.

Bütün bu hikayenin ve arayışın yine dönüp dolaşıp yogaya geleceğini tahmin edemezdim...

Açıkcası yazın gitmeyi planladığım İsviçre'deki eğitime gidememiş olmamı şerdeki hayır olarak değerlendiriyorum. Zira İsviçre bana geldi. Gerçi gelirken peynir ve çikolata getirmemiş ama olsun, zaten bu ara pek yemiyorum:)

Hafta sonumu uzun zamandır olmadığı kadar güzel geçirdim ve bu harika duygu Susanne adında bir kadın sayesinde oluştu. Susanne, bir dansçı. Çocuklara ve yetişkinlere orff eğitimi içinde beden farkındalığını öğreten - ya da aslında bedene bildiklerini hatırlatan - bir sihirbaz!

Bu kadını tanımıyorum. Belki de, düşündüğümden çok daha iyi tanıyor ama nerede karşılaştığımızı hatırlayamıyorum. Susanne ve onun eğitim saatleri hakkında uzun uzun yazacağım zamanlar elbette gelecektir. Hatta şu iki günlük eğitimden öğrendiklerimi ders notlarına dönüştürüp kendi sınıflarımda da kullanmayı planlıyorum. Eğer ben bu kadar eğlendiysem, eminim çocuklar havalra uçacaklar!
Fakat... bu yazı benim hissettiklerim ve keşiflerim hakkında olacak. Orff eğitiminden ben ne anladım acaba?
Sabah ders başladığında sınıfta yapılan ilk şey ellerimizi ısıtmak oldu. Sonra buna bütün beden katıldı.. Buraya kadar bir fark yaratılmamıştı ama henüz sadece on dakika oldu. Çemberdeki bütün insanlar ve ben Susanne ne yaparsa küçük şempanzeler gibi onu taklit ediyorduk. Yeni doğmuş yavruların annesini takip etmesinden bir farkı yoktu halimizin. Sonra birden Susanne üzerindeki negatif energiyi süpürmeye başladı. O an kafamda ışıl ışıl bir ampul yandı! Vallahi yandı, tıpkı Gırgır'daki gibi, kocaman bir ampul! Bakalım nereye gidecektik?
Bu enerji temizliği bana eğitmenliğimi ilk aldığımda Nazmi hocamın tavsiyesiydi: "Sınıfa aldığın çocukları önce dışarının enerjisinden temizle ve derse hazırla" demişti... Ben nasıl unutmuştum ki bunu? Tüh!
Evet, Susanne basbayağı kötü enerjiyi salondan kovalattı hepimize. Temizlik ve ısınma bitince de iletişim için sadece bedenimizi kullanarak neler yapabileceğimizi keşfe çıktık... Bunun için yer yer kendimize veya eşimize dokunduk. Ve zaman zaman da bazı objeler kullandık. Karşımızdaki kadın yaratıcılık esinleyen, insanın o güne dek hiç çalışmamış, yan gelip yatmış olan hücrelerini canlandıran bir sihirbazdı! Üsteliik bunu o kadar doğal yapıyordu ki hiçbirimiz büyülendiğimizi düşünmedik! Eğitimdi işte:) Pışııııkkk! Büyü bu büyü, ne eğitimi.
İki gün boyunca devam eden çalışmalarda toplam ömrümde dans etmediğim kadar dans ettim. Kımıldamayı bilmeyen bedenimi olabildiğince kımıldattım. Yoga derslerime ruhsal gelişimi nasıl ekleyebileceğimi keşfettim. Konsantrasyondan meditasyona geçişi esinlemenin anahtarını ele geçirdim! Heyecandan ve yorgunluktan bayıldım!
Orff içinde müzik olan yogadan başka bir şey değil. Hatta zen ve mevlevilikten başka bir şey de değil. İş döndü dolaştı "farkındalık" ve "anda olmakta" buluştu! Şaşırdım mı? Yooo, şaşırmaktan çok her yeni bilgide, öğrenmekten ziyade hatırlayan ve onaylayan yapımı, inşa edişimde ilham veren ve bu bilgileri kulağımıza sık sık fısıldayan hocama duacı oldum!
Susanne beden farkındalığa sezgilerini de ekleyerek beden-zihin ve ruh bütünlüğünü dansla ele geçirmiş bir yogi. Bedeni, bakışları, ses tonu o kadar bu bilgiyi içselleştirdiğini anlatıyor ki, ona gidip de yoga yapıyor musunuz demeye hiç gerek kalmadı. Bilgiyi aktarışı, insanı kendi içine doğru iten cümleleri, içsel yolculuklara uğurlayan deneysel çalışmalarıyla o kesinlikle bir yogiydi zaten!
İnsana, varlığını unuttuğu, yokluğuyla sınanmadığı için bir kenara fırlattığı organlarını yeniden keşfe çıkartan bir kaptan Susanne. Arada bir dönüp ardımızdaki yola bakan, ama gözünü güvertedeki maceradan hiç ayırmayan usta bir denizci. İç denizlerde yol alan bir denizci.
En yakın dostlarımdan biri daha önce hiç yüzmediğim denizlerde yol alırken, onu izleyen ben, derin üzüntü ve yarattığı hastalıklar üzerine düşünürken, yoluma çıkan orff, yoganın çocuklarından biriymiş sadece.... Bu tanışıklığa bayıldım. Hele ki dans edemeyen kalas bedenimden, kaçırdığım müzikal kariyerimden hayıflanırken bu ne güzel bir buluşma, ne güzel bir anımsama oldu anlatamam!
Şimdi bedenim hiç istemediği kadar yoga ve dans istiyor. Danslı meditasyonlarda mızıldandığım için Nazlı Hoca beni affetsin!

2 yorum:

pelinpembesi dedi ki...

Ben de anasınıfı öğretmeniiyim.Yazıların bana yol gösterici oluyor.Araştırıp kendi çapımda uguluyorum..

Fortunata dedi ki...

MERHABA BUKET, NE MUTLU İŞİNE YARIYORSA PAYLAŞTIKLARIM :) SEVGİLERİMLE...