30 Haziran 2011 Perşembe
ÇARK DÖNÜMÜ FIRTINASI
29 Haziran 2011 Çarşamba
İŞTE BU YÜZDEN..
28 Haziran 2011 Salı
MİRAÇ KANDİLİNİZ MUBAREK OLSUN!
27 Haziran 2011 Pazartesi
USTA...
YAZ YAĞMURUNA UYANMAK KADAR GÜZEL NE OLABİLİR HAYATTA?
http://www.youtube.com/watch?v=y2lWi2eEnPo
26 Haziran 2011 Pazar
SAVİTRİ
Araya aylar girdi. Savitri’yi unuttum. Sonra O kız, Zaza Kız çıktı yoluma. “Dans edelim seninle, ben seninle hiç dans etmedim” dedi. Samimiyeti, bedeniyle barışıklığı, kanının sıcaklığı şaşkına çevirdi beni. Bilmediğim bir yerden geliyor, bir yetişkinde hiç görmediğim bir iletişimle, çocuk saflığıyla önümde duruyordu. Bir saat oynadık. Dans ettik. Güldük.
Sonra Şahmaran geldi. Anlattı kız. Unuttuğum, inancımı kaybettiğim ölümsüzlük masallarına götürdü beni… Ardından dün gece, Mardin’de yaşayan bir kadının hikayesini, o hikayeden çıkarttığı dersle hayatını nasıl biçimlendirdiğini anlattı. Efsane olmaya aday, çağdaş bir masaldı dinlediğim… Uzun uzun anlatmayacağım.
Kısaca şöyle biter masal: Kadın yıllar önce sürgün edildiği topraklara döner. Yaşarken kavuşamadığı sevgilisinin bir zamanlar onun adını sayıklayarak dolaştığı sokaklarda yaşamaya karar verir. Ölüm aşktan güçlü değildir… Bu sokaklar onların aşkını tanır…
Çünkü yaşanmamış aşklar da tanık bırakır…
Zaza Kız, bu hikayeyi anlar. Anlamak onun mayasında vardır… Ne şanslı; hala masalların anlatıldığı topraklardan gelmektedir kanı. Bu kavuşamama hikayesi onu kendi hikayesine sahip çıkmaya cesaretlendirir. Çünkü hiçbir şey “keşke” kadar can acıtıcı olamaz. Kız bunu anlar…
Peki biz bundan ne anlarız?
25 Haziran 2011 Cumartesi
BİR AŞK VE ÖLÜMSÜZLÜK MASALI YAZMADAN GİTMEYECEĞİZ!

Ağlattı beni biliyor musun? Henüz doğmamış peygamberini arayan bir adam Belkıya. Bir mezar başında karşılaştığı adam ona kendi hikayesini anlatmayı teklif ettiğinde, daha acı bir hikaye olabilir mi diye tereddüt ediyor... Ama vardı işte... Acı hep vardı ve olacak. Hayat ve aşk ve hatta ölümsüzlük de bütün bu acılara rağmen varlığını sürdürecek. Kadının biri yağmurun altında Belkıya için ağlayıp, acaba kuyruğum nerede diye düşünürken, bir başka kadın tıpkı bir yılan gibi boğacak sevdiğini... Ve dünya dönmeye devam edecek canım..
İyi geceler...
Osho açmadıysa bakınız C. Darwin Türlerin Kökeni, "... uyum sağlayan kalır, güçlü olan değil..."
HAYKO DİYORUM, NE DERSİN?

23 Haziran 2011 Perşembe
SÜPER PRENSES İYİ GECELER....
PRENSESLERİM HAKKINDA...
Nicedir güzel şeyler yazamadığımın farkındayım. Victor'un beni yarı yolda bırakması, ardından uzaklardaki Süper Prenses'in yolumuza çıkan beklenmedik sürprizi.. Benim bacağımın protestosu... Vesaire vesaire...21 Haziran 2011 Salı
EKİNOKS?
Bugün olanlar sence tarihle mi ilgili? Bence olabilir. Gece gündüze, iyi kötüye, güzel çirkine eşitlenirken kimbilir sen ve ben, birbirimize bebek adımlarıyla yaklaşırken, içimizde neleri eşitliyoruz hiç düşünmeden, hesaplamadan ve fark etmeden...SONSUZLUĞA AÇILAN KAPI

Gözleri iyi görmeyen adam bir gün kapısının anahtarını kaybeder. Küçük ve eski kulübesinin dışındaki bahçede yana yakıla anahtarını aramaya başlar. Anahtarının küçük olmasından kaynaklı tüm çabasına karşılık onun bulamaz. O sırada yoldan geçmekte olan genç bir kişi gözleri iyi görmeyen adama yardım etmek ister ve ne aradığını sorar. Adam: "Anahtarımı düşürdüm, onu arıyorum" deyince, ikisi birlikte aramaya başlarlar. Ama yine çabaları bir netice vermez ve anahtarı bulamazlar.
Bunun üzerine, delikanlı işleri kolaylaştıracağını düşünerek, adama anahtarı bahçenin hangi bölümünde düşürdüğünü sorar. Amacı özellikle o bölümü araştırmaktır. Ancak gözleri iyi görmeyen adan şu cevabı verir: "Anahtarı burada değil, bahçenin arka tarafında düşürdüm." Delikanlı iyice şaşırmıştır, "O halde neden bahçenin bu tarafını araştırmaktasınız, anahtarı burada blamazsınız ki" der. Adam şöyle yanıt verir: "Evet ama benim gözlerim pek iyi görmez. Arka bahçem çok karanlık, bu nedenle kaybettiğim anahtarı bahçenin aydınlık olan tarafında arıyorum" der....
Bu hikaye çok önemli bir noktaya değinmektedir. Kişi sıkıştığı madde dünyasında sınırlarını genişletebilmek, aradığı mutluluk ve huzuru bulabilmek için çıkış kapısını ve anahtarı aramaktadır. Anahtarı ve sonsuza açılan çıkış kapısını sadece aydınlıkta, görünende, bilinende bulabileceği beklentisi ile arayışlarını dışarıda sürdürmektedir. Ancak çıkış kapısının dışarıda değil, içeride bilinçaltında olduğunun farkına varamadığından çabaları sonuç vermemektedir...
İçerideki sonsuzluğa açılan kapı bilinçaltımızdır. Kapı, kişinin kendi gerçeklik dünyasında göremeyeceği ve erişemeyeceği bir boyutta gizli durumdadır. Kişi, zihin dalgalarını belli bir seviyeye indirmeden çıkış kapısını görme veya hissetme imkanına sahip değildir. Kişi ancak bilinç ve farkındalık gelişimi için reiki, yoga, meditasyon gibi öğretilerle nefe ve düşünce kontrolü oluşturmayı öğrenerek zihin dalgalarını istenilen seviyeye ayarlayabilir.
Kapının normal olarak gözlenebildiği en iyi durum, uykuya dalmadan az önceki uyku uyanıklık arası oaln andır...
20 Haziran 2011 Pazartesi
AH AMY AH!
Amy içip dağıtmış... Şimdi bizim Muse kahrolmuştur üzüntüsünden. Nicedir Amy görecek diye sevinçliydi. Hani neredeyse mutluluğunun biricik sebebiydi bu konser. İnsan ancak SEVGİLİSİNİ bu kadar bekler ! Neyse, bir bardak su içilecek üzerine besbelli...18 Haziran 2011 Cumartesi
HİÇBİR ŞEY İÇİN PİŞMAN DEĞİLİM, SADECE WHISKY DEN ÖZÜR DİLERİM...
15 Haziran 2011 Çarşamba
HAYATIN DÜMEN SUYU ÜZERİNE FARKINDALIKLAR
Uzun zamandan sonra dümen tuttum Propontis* sularında. Su beni özlemiş mi bilmem ama ben onu çok özlemişim... 10 Haziran 2011 Cuma
YANAR DÖNER HAYAT
7 Haziran 2011 Salı
ACABA???

Hiç kimseye kötülük etmedim.
Yakınlarımı bahtsızlığa sürüklemedim.
Gerçek Evi’nde alçaklık etmedim.
Kimseyi gücünün dışında çalıştırmadım.
Benim yüzümden kimse korku duymadı, yoksulluk ve acı çekmedi, bahtsız olmadı.
Tanrılar’ın kötü gördükleri şeyleri hiç bir zaman yapmadım.
Kölelere kötü muamele ettirmedim.
Kimseyi aç bırakmadım.
Kimseye gözyaşı döktürmedim.
Kimseyi öldürmedim.
Kimsenin kahbece öldürülmesini emretmedim.
Kimseye yalan söylemedim.
Hiçbir utandırıcı davranışta bulunmadım.
Zina etmedim.
Yiyecekleri pahalı ve eksik satmadım.
Terazinin dirhemi üzere hiç bir zaman elimi bastırmadım. Teraziyle tartarken hiç bir zaman hile yapmadım.
Süt çocuklarının ağızlarından sütü uzaklaştırmadım.
Hayvanları çalmadım.
Tanrı’nın kuşlarını ağ kurup avlamadım.
Ölmüş balığı tutmadım.
Hiçbir arkın suyunu başka yöne çevirmedim.
Ben temizim, temizim, temizim'
ÖTE TARAFTA SEN BUNLARI SÖYLEYEBİLECEK MİSİN ? SÖYLEYEMEZSİN :))
6 Haziran 2011 Pazartesi
BÜTÜN YOLLAR YOGAYA !
Dreams play an essential role in our lives. But you can’t go to sleep deliberately setting out to dream. Continue dancing in that sleep like way. Don’t think about where to place your foot. While your eyes remain open, they are sleeping eyes. (Kazuo Ohno)
Sevgili arkadaşım Agi uzun zamandır orff derslerine götürüyor kızlarını. Yani benim prenseslerimi: Eda Lisa ve Leyla Nora'yı.Fakat geçtiğimiz ay izlediğim bir beden perküsyonu gösterisi bu konudaki fikrimi değiştirdi. Zaten uzan zamandır çocukların müziğe olan ilgisi ve buna rağmen tutuk kalan bedenleri dikkatimi çekiyor ve yoga çalışmalarımızın müzikle ve oyunla daha da canlanması için arayışlarıma devam ediyordum.
Bütün bu hikayenin ve arayışın yine dönüp dolaşıp yogaya geleceğini tahmin edemezdim...
Açıkcası yazın gitmeyi planladığım İsviçre'deki eğitime gidememiş olmamı şerdeki hayır olarak değerlendiriyorum. Zira İsviçre bana geldi. Gerçi gelirken peynir ve çikolata getirmemiş ama olsun, zaten bu ara pek yemiyorum:)
Hafta sonumu uzun zamandır olmadığı kadar güzel geçirdim ve bu harika duygu Susanne adında bir kadın sayesinde oluştu. Susanne, bir dansçı. Çocuklara ve yetişkinlere orff eğitimi içinde beden farkındalığını öğreten - ya da aslında bedene bildiklerini hatırlatan - bir sihirbaz!
2 Haziran 2011 Perşembe
ÖLÜYORUM, HABERİM VAR.
Sabah yürüyüşe çıkamadım. Düşmüş enerjim, değil yürüyüşe çıkmak, yataktan kalmama bile zar zor yetti. "Prenses'in Çizmeleri" masalında olduğu gibi garip bir ruh durumu, hatta ona eşlik eden veya onun bizzat yarattığı o tarifsiz tükenme duygusu, beni çok zorladı. Ancak ve ancak hastaneye kadar gidebildim... Kontroller, ilgisiz doktorlar vs değil de, hastane çıkışı kafamın içinde konuşmak yerine olanı biteni anlatmak için hocama ulaşmak isteyip, onu bulamamak son darbe oldu. Eve zor ulaştım. Ceset pozisyonunda uzandım yatağa. Her ne geliyorsa buyursun gelsin dedim içimden... Kısmette böye gitmek varsa, eyvallah..