25 Kasım 2009 Çarşamba

GERÇEK DOST HOCANIN KAZANI GİBİ DOĞURUR....




Bu yazının konusu "Altınçekiç Ailesi"dir. Yukarıdaki şarkı da onlara ithaf edilmiştir...




Sevgili Meltem, benim yirmibir yıllık arkadaşımdır. Dostumdur. Yirmibir yıl önce başlayan ve fazla sürmeden bitiveren tiyatro maceramın en vazgeçilmez kazançlarından biridir kendisi. Diğeri de T. Korkut.

Meltem'le zaman içinde görüşemediğimiz yıllar olduysa da kalben birbirimizi hiç kaybetmedik. Onun sağduyusu, akılcı yaklaşımları, hayatı asla yakalayamayacağım bir ucundan anlamamı sağlayan zekası, beni daima büyülemiştir. Mert kadındır Meltem. Hani "hükümet gibi kadın" derler ya, işte tam anlamıyla öyledir. Ne nazı, ne niyazı olmayan insan gibi insandır. Sade, yalansız dolansız...
Kalp kırmaktan korkar, yine de sözünü esirgemez. Açık açık, lafını sakınmadan konuştuğunda az biraz zorlar insanı ama geleceğe dair ön görülerinde neredeyse daima haklıdır Meltem. Hakan'la benim fazla iyimser ve romantik tavırlarımız karşısında adaletin ve gerçekçi yaklaşımın sembolü gibidir sözleri. Onurludur. Sadece kadın değil tam anlamıyla insandır. Evi ve ailesi için durmadan çalışan, yorulmaktan gocunmayan, kırk yaşında bir üniversite daha bitirecek kadar da hayata tutunan bir insandır. Gördüğüm en fedakar ama en başı dik annedir. Sevdiğine bile eğilmez. Bu yüzden de fazlasıyla saygıya layıktır.

Şu gezegendeki en şahane adamlardan birini de bütün bu Allah vergisi özellikleriyle seçmiştir. Bütün şehri dolaşsanız sayısı, elin parmağını geçmeyecek kadar azalmış adamlardan birini bulup, kendine aşık etmeyi başarmıştır. Bu başarılı seçiminin sonucu olarak da hayat onu ödüllendirmiş ve pırlanta gibi bir evlat vermiştir; Ozan.

Meltem ve Hakan'ın evliliklerinin ilk yıllarında nedense pek görüşememiştik. Beni bir okul bitirme ve yüksek lisans yapma telaşı almıştı ama Londra dönüşümde nihayet Hakan'la tanışmıştım. Hatta onun ajansında çalışmaya başladım! Gönül isterdi ki o ajans sonsuza kadar açık kalsın ve ben de Hakan'la beraber oradan emekli olayım. Ama kısmet değilmiş. Yine hayallerimin bir köşesinde hep vardır Hakan'la çalışma isteği. Kim istemez ki içi dışı tertemiz bir mesai arkadaşı? Üstelik pratik zeka ve kahkaha krizleri de bedava!

İlk tanışmamızda gayet mesafeli, üstü başı jilet gibi olan bu adamın kısacık bir zamanda "en sevdiklerim" listesine yerleşeceği hiç aklıma gelmezdi. Hakan sadece dostumun kocası olduğu için değil, hayattaki duruşuyla da sevdiğim bir dost oldu. Kelimenin tam anlamıyla gerçek bir beyefendidir Hakan. Bu zamana sürgüne yollanmış, hassas bir ruhtur...

Saçı başı daima derli toplu, elleri tertemiz, gözlük camları pırıl pırıl ve kıyafetleri henüz vitrinden çıkmış bir mankeninki kadar kusursuzdur. Meltem ve ben "hafif" pasaklı kalırız onun yanında. Fakat sadece görüntüyle bitmez anlatacaklarım; gizli derviştir Hakan. Kimse hakkında kötü konuştuğunu duymazsınız. Kimseyi aldattığı, yalan söylediği ya da maddi, manevi mağdur ettiği görülmemiştir.

Ailesine ve geçmişine bağlılığıyla daha da saygıdeğerdir benim gözümde. Hayatımda onun kadar eşini seven adam ne gördüm ne duydum. Bir şiiri vardır ki Meltem için ( hani Taksim Parkı'nda geçen ) ne zaman okusam ağlarım. Yaşadığımız dönemi ve insanların birbirlerini ne kadar hızlı harcadıklarını düşünürsek bu bahsettiğim şey az buz bir hal değil. Belki de ben Hakan'ı Meltem'e olan aşkı yüzünden bir o kadar daha severim.

Yeniden onlara dönersek, Meltem'le Hakan benim dostum olmanın dışında birbirlerinin de dostu olmayı başarmış ender çiftlerdendir. Onların tatlı sert atışmaları, birbirlerini kızdırmaları bile o kadar dozundadır ki, övmemek, hayran kalmamak zaten mümkün olamaz.

Çağın tüm çirkinliklerine karşı direnmeyi ve bir arada kalmayı başarmış olan bu aile, daima dualarımdadır. İçi boşaltılıp, sadece resim olarak devam eden göstermelik ailelerle kuşatılmış çevremde, üç beş numuneden biri, insan olmak ve koşulsuz sevmek üzerine görebileceğiniz en harika örnektir onlar.

Asla vazgeçmemek ve daima yan yana durmak konusundaki azimleri, içtenlikleriyle çocuklarına örnek oluşları nasıl da güzeldir. Sevgiyle yapılmış bir çocuk, babası annesine aşkla bakan bir çocuk kadar sağlıklı ne olabilir hayatta? Geleceğe, ilişkilere ve evliliğe tertemiz travmasız pırıl pırıl bir evlat taşıyor olmak az mıdır?

Nice kadın biliyorum ben; kocasıyla parası, sosyal statüsü için oturan ve bunun aşk olduğuna başta kendisi olmak üzere ailesini ve etrafını inandırmaya çalışan. Özsaygısını paspas yapıp, onurunu rafa kaldıran... Ya da karısına olan "sözde" vefa borcuna karşılık veya onunla sosyal hayatta çizdiği tablonun kasasına getireceği paralara hürmeten, mutluluğu fırlatıp atacak kadar maneviyatını yitirmiş kocalar... Koca diyorum çünkü onlar "adam" değil! Bu örneklere öfkem azalmadı gitti!!

Dünya bu kadar raydan çıkmış, dost dediklerimiz kendilerini hayatlarımızdan bir bir elemişken, Meltem, Nasreddin Hoca'nın doğuran kazanı gibidir; onun dostluğu dostlar doğurmuştur. O, Hakan'ın dostluğunu doğurmuştur, sonra Hakan da Ozan'ın dostluğunu. Üçü de dostumdur benim. Üçü de kıymetlimdir...

Zeka, espri yeteneği, aileye bağlılık ve hayata uyumlarıyla beni geleceğe dair umutlandırır Altınçekiç Ailesi. Meltem'in güzel yemekleri, Hakan'ın unuttuğumuz değerleri anımsamamızı sağlayan şiirleri ve Ozan'ın insan gibi insan olarak yetişmesini izlemenin keyfi benim kazançlarımdır bu dostlukta.

Anlattıklarım karman çorman olduysa da affola, birazcık tanıyın istedim onları... Benim gibi sizi de umutlandırsın istedim varlıkları. Aranızda evli olanlar evliliklerine baksınlar, bekar olanlar da evlenmekten ne beklediklerini sorgulasınlar istedim. Kısacık hayatlarımızda gözümüze takılan kötü örneklerin yanında hala geleneksel yapıyı muhafaza edebilenler de var demek istedim. Üstelik bunu içtenlikle yapabilenlerin varlığını müjdelemek istedim...



Not. Resmini gördüğünüz şiir kitabı Hakan'ındır: VAZGEÇİLMİŞ ZAMANLAR....





4 yorum:

JoA dedi ki...

maşallah diyeyim hemen. mutluluk daim, kitap da hayırlı olsun:)

Fortunata dedi ki...

Bu benim en sevdiğim kitap JoA. İçinde Meltem'e yazılmış harika şiirler var. Ama son çıkan kitaba hala ulaşamadım. Bayramdan sonra teslim alıp, uzun uzun paylaşırım inşallah.
Bütün güzel ailelerin mutluluğu daim olsun:)) Ve güzel sevgililerin de:)))

Adsız dedi ki...

21 yıllık arkadaşın olduğuna göre sen en az 22 yaşındasın demektir.aristo mantığı ile devam ediyorum. 22 yaşında olduğunu kabul edersek evlilerin evliliklerini sorgula demesi için henz çok gençsin. evlilerin ilişkilerini sorgulamasını istemek için çok tecrübesiz,bekar olanların ne beklediklerini sorulamasını istemek için ise çok duygusalsın. karman çorman yazıya daha karman yorum.iyi barrrryamlarr

Fortunata dedi ki...

Çok haklısın Eczahaneci, Kesinlikle karman çorman bir yazı. Aslında özetle Meltem'e dostluğu için ve bana bir dost daha kazandırdığı için güzel bir şeyler söylemeye çabaladım.Her ikisine de teşekkür etmeye debelendim. Ayrıca neredeyse kırk yaşındayım:)) Size de iyi bayramlar!