17 Eylül 2009 Perşembe

GÜLE GÜLE M.


New York'lu yarim bugün evine dönüyor... Dün bütün bir günü sanki o hep buralarda yaşarmış ve biz arada bir buluşup şahane zaman geçirirmişiz gibi kaygısızca ve kasmadan yaşamak bana çok iyi geldi. Kafam boşaldı. Onun hayatı yoluna sokmasına; planlarına ve hayallerine saniyeler kalmış olmasına içimi ferahlattı. Bu sabah, uzaklara gitmek için çantasını çoktan toplamışken, gidiyor diye üzülmek bir yana, deli gibi seviniyorum. Benden uzak ama kendine yakın yaşayacak... Biz hep yılda bir kez görüşmelerle yetineceğiz... Yine de bileceğim ki olduğu yerde mutlu.


Dün M. onu yalnız bıraktığım yarım saat içinde kitapçıya girip Küçük Prens'i aldığını söyleyince "pes" dedim. Rüyasında görmüş! Sonra da bu hikayeyi hatırlayamadığını farketmiş. Hayat ne tuhaf, bizi yazı üzerinden kovalayan bir prens var. Kaçmıyorum.


M., benim bebeklik arkadaşım. Çocukluğumun ilk yıllarını hatırlayan, durduk yerde babamın ya da kendi babasının sıradan bir gününden bahseden, yani günlük hayatımda kimseyle konuşamadığım geçmiş zaman izlerini sakince anımsatan biri. Özlediğim, zaman zaman burada olmayışına gücendiğim biri. Uzaklara gidebildiği için alkışladığım biri.


Şimdi çocuğu olacak. Evlat ediniyor! Kırkına sayılı gün kalan ama hala kıçındaki donu toplayamayan pek çok kadına ve erkeğe inat, tek başına ailesini kuruyor. Köpeği, çocuğu ve kendisi! O kadar güçlü ve inançlı ki. O kadar anda ve o kadar gelecekten uzak ki... Benim yoga yaparak, arada bir yüzerek ya da harıl harıl okuyarak eşiğine dahi yaklaşamadığım kapılardan geçmiş ve içerideki divanlara yayılmış bile!


Sevgiyle izledim onu. İnancımı tazeleyen haline tavrına hayran hayran baktım. Şefkatli bir yetişkin olmuş benim bebeklik arkadaşım. Çocuk heyecanı sarmış varlığını. Saçlarını döküp, hafiften göbek salmış salmasına ya hayata bağlılığı on numara! İnsan gibi insan olmuş. Erkekten erkek, kadın gibi kadın.


Bayramın ikinci günü yılın son tekne partisinde onun için kadeh kaldıracağım boğazda. Hayatımdaki en eski, en acılı ve en vazgeçmeyen M. için şerefe diyeceğim. Güle güle git canımın içi.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

heryıl bir kursa giden ben,sayende bu yıl yogaya gitmeye karar verecem sonunda.

haa bu arada,tekne gezisi mi?iyi fikirmiş...

Fortunata dedi ki...

Merhaba Eczahaneci,
Yogaya başlamanıza sebep olursam ne çok sevinirim. Hatta bir arkadaşınızı da kandırmanızı öneririm. Mesela beni kandıran Külkedisi olmuştu:))

Tekne gezisi kesinlikle şahane fikir. Yaz bitmeden boğaza bi bakmak lazım:))