10 Eylül 2008 Çarşamba

Robin & Wood Ltd. Şti.



Bu gecenin projesini Rapunzel, yani nam-ı diğer Robin gururla sunar.

Sıkıntıdan ne yesem ne içsem diye evin içinde turlarken, Muse aradı. Telefonu kapatmamızla kendimizi pasta ve kahve diyarına ışınlamamız arasında kaç dakika geçti bilmem. Tüm "gerçek şişkolar" gibi geceye tatlı tatlı devam ettik. Glikoz ve kafein yemek borumuzdan geçince, iyice gerilmiş olan kaslarımız gevşemeye, hatta dudak kenarlarımızda hafif bir tebessüm oluşmaya başladı. "Sahte mutluluklar dünyasına hoşgeldin Alice" diye fısıldadı garson yanımdan geçerken!!! Deli galiba diye düşündüm! Yazık, pek de genç.

Ben çoook uzun zamandır bu kadar mutsuz hissetmemiştim kendimi. Yani pasta dilimlerinden yardım istemeyeli epeyce yıl olmuş. Havaların serinlemesinden midir yoksa etrafımdaki şerefsiz erkek sayısındaki artıştan mıdır nedir bilemedim ama o kadar içim daraldı ki, hani neredeyse eski kocamı bile özledim!

Kahvelerimizi içerken, karşılıklı uzun uzun düşündük, uzun uzun sustuk ve kısaca anlattık canımızı sıkanları. O işten daralmıştı, aşksızlıktan ve umutsuzluktan... Ben? Meltem'in ve Pilatescadısı'nın olgun kadınlar olarak beni zamanında nasıl uyardıklarını anlattım Muse'a... Bütün bu uyarıların yerinde olduğunu görmek çok ciddi kırgınlık yaratmıştı. Neyse ki gerçeği anlamıştım; sıradan bir hikayeydi benimki!
Özetle: artık alış veriş yapmak - burada ayakkabı ve kitap almanın sapıkça hazzından bahsediyorum:))) - bile beni mutlu etmiyor! Hatta çikolatalı pastadan bile eskisi kadar zevk alamıyorum. Petrol platformlarında dalış yapan bir satirasyon dalgıcıyım ve Kuzey Denizi'nin 3000 metre derininde otobüs bekliyorum! Nasıl oldu tanımlama? Korktunuz mu?

On dakikaya kalmadı kanımdaki seratonin arttı, pasta kanıma karıştı ve elbette hastalıklı fikirlere yelken açtık! Projenin adı Robin Wood: Zenginden al, fakirle ye! Henüz sadece şirketin adı belli ama işleyişi konusunda detayları konuşmadık. Yani parayı hangi fakirlerle ve nasıl yiyeceğimiz kısmı tamam da, hangi zenginlerden ve nasıl alacağımız kısmını çalışmadık! Bildiğimiz şudur ki, zenginden alıp, fakirle yiyeceğiz:)) Nasıl olacağı önemli değil. Şarkıdaki gibi "mutlu olmak için mutlu etmek lazım:))" Yani tez elden harekete geçmeli. Yoksa derin su balıklarına döneriz Allah muhafaza. Rabbisi bizi diplerden, diplerdeki böceklerden ve de bitkilerden korusun. Zenginlerle yenecek mutsuz lokmalardan da korusun! Vay be, ben de dua ediyorum ya, kesin karadelik bizi yutacak!

Neyse, Külkedisi el ele sıçramayı önermiş, kabul edilmiştir. Muse şirket kuralım dedi, ona da tamam. Edepsiz masalları da yazmaya başladık sonunda:)) E spora devam, arkadaş partilerine/konserlerine* devam.
Sonuç: Asla sigara içmeyeceğim, ota başlamayacağım ve cipram kullanmayacağım. Uyuşup uyuşup, önüme konanları kabullenmeyeceğim. Tamam, kabul; çaptan düştüm fakat bu yorulduğum ve biraz kırgın olduğum içindi, ama savaşa devam! Kuzey Kutbu'na giden herkese ve her şeye güle güle. Bi s..tirip gitsinler. Biz burada kalıp baharı bekleyeceğiz. Bahar gelene kadar da şirket kurup, yazıp çizip, gülüp sapıtıp ayakta kalacağız. Ama hiç olmazsa "gerçek" olacağız. En güzeli ne biliyor musun Muse? Özgürüz!!!


*Bu Cuma Kupka konseri var Beyoğlu'nda. Cenk çalacak:)) Sonra gidip en pis sosisli sandwichlerden yiyelim mi?

1 yorum:

kelebeklerözgürdür dedi ki...

neşeni ve çabanı takdir ediyorum :) ve direnmene şapka çıkarıyorum!...baksana cern projesi ile belki karadeliklerin de sırrı çözülecek...belki de dünyanın sonu gelecek :) iyi ihtimalde, belki yuttuklarını kazırız karadeliğin midesinden..kötü ihtimalde, dünyanın sonu gelirse de, en azından kaliyugadan kurtulmuş oluruz :)

şirketi açın, dükkanınız benden :p...biliyorsun benim evin tapusu dükkan...edepsiz masallara katılamayabilirim ama kışa girerken sahiden biraz dost sıcağı lazım malum kalbimiz tekledi, vücudumuzun ısısı düştü yeterince...