17 Eylül 2008 Çarşamba

EVLENMEK İSTİYORUM :)

Karanlık... Bugün karanlık, Ay, Sophie ve Sophie'nin annesi Ajdar'dan bahsetmek istiyorum.
İşin aslı çok zor kalktım yataktan, İkea'ya gitmek ve Ebru'nun dükkanına mobilya bakmak için söz vermiştim. Ve Ebru'yla buluşmadan evvel küçük popomu pilatese götürmem gerekiyordu... Başardım! Hatta arada yıkandım ve kahvemi bile içtim:))

Ebru, ben, Sophie ve Ajdar önce yol üzerindeki bir parkeciye, ardından İkea'ya gittik. Hani "ne var kardeşim, altı üstü İkea" diyeceksiniz ama işin içinde yeni bir dükkan heyecanı, Ajdar ve Sophie ikilisiyle tanışmak vardı...

Ajdar bizim çemberdeki kadınlar profiline inanılmaz yakın bir yüz. Başkalarının, hatta en sevdiklerinin karanlığında* uzun yıllar yaşamış ama ışık hayatına sızdığında bunu anlayıp, uyanmış bir kadın. Hala esniyor... Hepimiz gibi derin bir uykudan uyanmanın, yaşadıklarının komasından çıkmanın ağırlığı var göğsünde. Toparlanır mı? Kesinlikle evet! Çünkü sinir bozucu derecede güçlü bir kadın! Hani şu etrafımızdaki "şerefsiz erkeklerin" en hoşlanmayacakları cinsten bir kadın! Tahmin edersiniz ki ben çok hoşlandım kendisinden :))

Bakışlarında hala çözülmemiş buzdağları varsa da Ajdar, bizlerden bir adım önde; onun küçücük bir çançiçeği** var: Sophie! Çiçekli elbisesi, pembe ayakkabıları, gözlükleri, kırmızı bez çantası ve zeytin gibi gözleriyle tatlı Sophie. Zeki, hassas ve çok dikkatli. Organik bir kayır cihazı!Hayata bağlanmak ve inadına yaşamak için gerçek bir sebep.

Uçurum kenarlarında dans eden güçlü bir kalp için dilaltı hapı gibi Sophie! Ya da kriz anlarını atlatmanın başucu masalı! Ne desem ki daha başka?

Onlarla ve Ebru'nun yeni dükkanının hayaliyle sarhoş oldum bugün. Aslında ıspanak ve kahve de dokunmuş olabilir ama bence umut dolu ve inatçı kadınların enerjisi iyi geldi bünyeme. İnanılmaz olan da böylece gerçekleşiverdi ve birden: Evlenmeye karar verdim!

Eşyalar ve yeni bir ev kokusu uzun zamandır hafızamdan silinmişti. Nicedir ev eşyalarına merakla bakmaz olmuştum. Kocam, eski kocam evi bırakıp gittiği gün, ben de herşeyi öylece bırakmıştım. Zevkle aldığım tüm eşyalar, birlikte seçtiğimiz onca güzel şey hiçe dönmüştü bir gecede... Evimi toparlayacak ve boşaltacak gücü bile bulamamıştım. Yıllar sonra, kaçmaktan iyice yorulduğumda kolileri açtım ve kocaman(!) bir aşkın cılız çığlıklarını gördüm. Kulaklarımı tıkadım ve en acımasız halimle yeniden kolilere doldurup ücra bir depoya postaladım hepsini...

O talihsiz günden sonra bir tek ev eşyası almadım, alamadım. İstek duymadım. Evim olacağına da inanmadım. Ailemin evindeki odama döndüm. Kitapların arasında bir yatakta uyuyorum son beş yıldır. Ama bugün içimde bir heyecan oluştu. Külkedisi'nin yeni evini, Ebru'nun yeni dükkanını olduğu kadar kendi evimi de hayal edebildim. Bunca yıldan sonra "evlenmek" istediğime karar verdim! Evet, evim olsun istiyorum. Bana ait bir ev. Kalan ömrümde kendi seçtiğim eşyaların arasında yuvarlanmak istiyorum!

Bu kocaman karar ve heyecandan sonra Külkedisi'nin Bilge Büyücü ile dansını okudum... Ay ve kuşlarla ilgili söylediklerini... Bayıldım yazıya. Ellerine sağlık notu yazdım ona, helal olsun dedim:)) Balkona çıktım, Ay'a baktım, karanlığa hiç aldırmadan yavaşça fısıldadım:" benim olanı bana gönder!" Bence anladı, bir bulutun arkasına saklandı... Utandı :))) Utanmalı!



* "Birinin" karanlığında yaşamak onun kendi tanımıydı, beni derinden etkiledi doğrusu... Çünkü "birinin", vazgeçemeyeceğiniz birinin karanlığında çırpınmak, kederinde boğulmak, nefessiz kalmak ne demek çok iyi bilirim...

** Anadolu florasında önemli bir çiçek, sadece uçurum kenarlarında yetişiyor.

2 yorum:

pilatescadisi-pilateswitch dedi ki...

Hiç bir zaman hiç bir şey için erken, hiçbir zaman hiçbir şey için geç değildir. Gerçek tek şey o an yaşadığındır. O yaşadığın anda yapmayı aklından kalbinden geçirdiğin herşey yapılırsa anlamı var, ertelendikçe risk alırsın yaşamamak için o ayrıntıyıç.. Ve çok acı sonuçlanabilir fantazilerin... kolilerin içindeki çığlıkların ne dediğini dinle ve serbest bırak onları bence..

kelebeklerözgürdür dedi ki...

tüm gerçeklerin temeli, hayalle atılıyor...yeter ki sen iste ve hayal et, edebil!...