6 Haziran 2016 Pazartesi

AYNANIN İÇİNDEN





Gerçek diye dayatılan onlarca saçmalığın toplamı hayatlarımızdan bir iki saat için kaçmanın  en güzel yolu sinema olsa gerek.
Tabii bu kaçış sevilen arkadaşlarla gerçekleştirilince çok daha eğlenceli olabiliyor.
Tim Burton filmlerini zaten sevdiğimden ve Alice'e bayıldığımdan, Aynanın İçinden beni zorlamadı. Gerçek bir klasik midir derseniz, bence değil. Hele filmin sonundaki şarkı! Beni delirtti diyebilirim. Amerikalıların nesi var acaba? İlla bir ucuzluk olması şart mıdır?
 
Filmin genel havası, zamanla ve sevgiyle ilgili mesajları güzeldi. Özellikle dostluk ve gerçek üzerine söylenen sözleri çok sevdim. Neyin gerçek olup olmadığı bizim durduğumuz yere göre o kadar değişir ki.. Dün tek gerçeğimiz olan, bu sabah bizim için hiç kimsedir...
 
Film baştan sona Alice Harikalar Diyarında karakterleriyle süslenmiş. Bu yüzden özellikle kediciğin, Zaman'ın omuzlarındaki şovuna çok güldüm. Tabii çay saatine bir dakika kala kilitlenmeleri de efsaneydi. Hani bazen "ah şu anın içinde sonsuza kadar kalsam!" deriz ya, işte onu dememek lazım mesajı:)
 
Hayallerinin, aslında tek gerçeği olan yaşama tutkusunun peşinde koşan insanların, bazen en yakınları tarafından bile anlaşılamadığı ve deli olarak damgalandığı meselesi de güzelce anlatılmış. Bu düğümün sadece ve sadece sevgi ve güvenle çözülebileceği mesajı tastamam verilmiş.
 
Alice 'in dünya güzeli olmayışı, şapkacı ile veda sahnesi, Zaman'ı anlayıp sakinleştiği an.. Ben beğendim. Üstelik ilk kez bir Tim Burton filminde Budist felsefe dikkatimi çekti. Filmin ana mesajlarından biri  sevdiklerimizi bırakmakla* ilgiliydi. Ölümle veya değişen koşullarla.

Güzel bir Pazar akşamıydı.
 
Prodüksiyona sevgiler...
 
 
* BIRAKMAYI ÖĞREN, MUTLULUĞUN ANAHTARI BUDUR. BUDDHA

Hiç yorum yok: