20 Nisan 2011 Çarşamba

SÜLÜMAN

Bu sabah yine kargalar uyanmadan yataktan fırladım. Can çıkar huy çıkmaz derler, tüh ya demek ki öldüğümde en çok bu, yattığım yerden fırlayarak kalmayı özleyeceğim:))))
Günümüz akşam olup Sülüman ekranlarda boy gösterene dek pek sakin geçmeyecek; hazılanmak, derse gitmek ve dersten çıkıp toplantıya katılmak ve hatta oradan da hala zaman kaldıysa erimemeye inat etmiş yağlarıma karşı yürütttüğüm savaşın bir parçası olan spor salonuna gitmek var! Tabii masamın üzerinde bekleyen bir Osmanlıca ödevim de var. Benim gibi baharda bahar dışında bir şey düşünemeyen bir öğrenci için yeni bir şey öğrenmek şu sıralar hiç kolay değil. Üstelik masamın üzeri oku beni diye ağlayan kitaplarla ve bilgisayarımın masa üstü Aylin Hoca'ya hazırlanması gereken tezin parça pinçik notlarıyla doluyken!
Yine de şu erken saatlerde kalkmanın nimeti olarak baharı penceremden de olsa seyrediyorum. Bizim yeni evin saklanma köşesi çok güzel oldu. Koskocaman bir çam ağacımız var. Ona Victor adını verdim. Ne ilginçtir ki bu ağaca adını verdiğimde, o henüz buradaydı...
Victor evimizi güzelleştiren bir ağaç, onu her mevsim seveceğiz muhtemelen zira ölümsüz...
Neyse, şimdi çalışmaya başlamam lazım. Sülüman'ı huzur içinde izlemek istiyorsam günü çalışarak geçirmem lazım. Ah, bu arada bir Cumartesi heyecanım var ama onu şimdi yazaman:)))

Hiç yorum yok: