6 Mayıs 2009 Çarşamba

6 Mayıs 1972


Benim annem anarşisttir. Basbayağı; gazetelerde, kitaplarda okuduğunuz cinsten. Dedemin gazabına uğrayıp eğitimini yarım bırakmasaymış, bugün Türkan Saylan'ı değil, muhtemelen annemi alıp götürürlermiş attaya!


Sabahtan beri düşünüyorum 6 Mayıs kimin doğumgünüydü diye... Malum grip beni iyice manyaklaştırdı. Algım da bozuldu. Gazete hak getire! Ama az önce aniden hatırladım 6 Mayıs'ı.... Benim henüz doğmadığım bir yılda olup bitenler için evimizin yas günüdür 6 Mayıs... Yıl 1972... Annem hala ağlar..


Babam tüccardı benim. Kanında ticaret vardı. Ama aynı damarlarda sanat ve merhamet de yer bulmuştu kendine. Hakkında fazla bir şey hatırlamıyorum. Bana ve kardeşime bıraktığı kitaplar, resimler, fotoğraflar arasında hala iz sürüyorum. Hala kanımda ondan ne var diye bakınıp duruyorum.


Annem başkadır. Onun ve benim kanımızda aynı asilik, boyun eğmezlik ve gurur vardır. En çok birbirimize alınır ama en çok birbirimizi özleriz. Annem acayiptir. Ondan hiç beklenmeyecek derecede meraklı ve aydın fikirlidir. Anlatılan her şeyi büyük bir açlıkla ve ön yargısız dinler. Hayatı boyunca okumaya ve okumakla ilgili her detaya değer vermiştir. Ve fakat 6 Mayıs bir başkadır annem için....


İsim isim hatırlar hiç uğruna ölenleri. Gün gün bilir Beyazıd Meydanı'ndaki çatışmaları... Üniversite yıllarımda bütün anneler çocuklarına "bugün eylem varmış okulda gitme sen"derken, benim ki sadece "dikkat et" derdi!

Paramız vardı, harcımızı ödeyebiliyorduk. Aç açık da değildik ama eylemlere katılmak onur meselesiydi. Burhan'la meydana çıkar, sakin sakin kalabalığa karışırdık... Eczacılık Fakültesi Katliamı, 6 Mayıs İdamları... harçlar...


Sonra eve gelir annemle haberleri izlerdim. Gözlerinde hem korku hem de hayranlık olurdu bana bakarken. Sanırım ben en çok o bakışlar için eyleme giderdim.. Çok sonraları içim gerçekten yanmaya başladı, çok sonraları ipi boynumda hissettim... Özellikle, annemle aramızda geçen inanılmaz bir tartışma sonrası Hakkari'ye gidip, döndükten sonra iyice anladım nerede yaşadığımı....*


Oysa, bütün komşularımızın komünist dediği Jale Teyze'nin kütüphanesinden kitap aşırıp okumaya başlamam on iki yaşıma denk gelir.. Okumak başka; o sadece fikir sahibi yapıyor insanı. Asıl olan bilmek... Parasızlıktan okuyamayanları görmek... Harcını ödeyemediği için tartaklanan, nüfus cüzdanındaki doğum yeri yüzünden otobüse tıkılanları görmek...


Bana bu bakışı kazandıran, anarşist ruhlu annemdir. Hayatımızın ilk siyasi eylemine ailece gitmemizi sağlayan ve Uğur Mumcu için bizi saatlerce yürüten kadındır annem. Beni Hrant Dink'in cenazesine yollayan, Süryani dostlarımızın yas evinde gözyaşları döken ve gördüğü her kilisede dua eden acayip bir kadındır. Dil, din, ırk ona vız gelir.


Gururum ve asiliğim onun genlerinden. Yoksa, içimdeki sanat sepet aşkıyla zengin bir koca bulup, müzayede evleri arasında mekik dokumam işten bile değildi.


Sağol annecim, 6 Mayıs'ı hatırlayanlardan olmamı sağladığın için sağol.



*Orada, Zap Suyu'nun kıyısından geçerken bir tahta köprüde fotoğraf çektirmiştim.. Ekipten bir arkadaşım köprüyü Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yaptığını söylemişti... Çok duygulanmıştım. O fotoğrafı anneme nasıl hayecanla gösterdiğimi hatırlıyorum..

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Annenin ellerinden öpüyorum.
Gözyaşlarıyla okudum yazıyı.