Sana kırıcı ve sert davranmamı istiyorsun. Diğer yüzümü görmeyi ve "oh nasıl da içim rahat etti" diyebilmeyi... Ama bu olmayacak. Gördüğünden başka yüzüm yok benim. Bu ilişkinin devamlılığı için inat edeceğim. Başka bir kadının sevgilisi veya kocası olsam bile senden vazgeçmeyeceğim. Benim güvenilirliğim ve sağduyum sayesinde uzun yıllar sohbet edip dertleşeceğiz. Bunu bil. Buna hazırlan. Çünkü sen benim değil, asıl ben senin bir sonraki adımını ismim gibi biliyorum ve bileceğim.
Asla bir beklentim olmadığını hep söyledim ve yine söylüyorum. Beklentim sadece senin hayatımın bir parçası olman. Olacaksın. Oldun da. Hadi kabullen artık, bak herşey güzel olacak.
Kulemin dibinde tam 96 gün dolandın durdun. Acı çektin. Ağladın. Pencereye taş attın, güvercinlerle mektuplar gönderdin. Erguvan ve lale mevsimlerinden geçtin. Ama hiç tırmanmayı denemedin. Bir erkeğin saçları uzun olamaz diye mi düşündün? Sorsaydın sana bir ip merdivenim olduğunu söylerdim, ama sen sormadın...
Bugün, eteklerine ve saçlarına bulaşmış rengimle, bilmediğim bir denize yelken açıyorsun. Bu sana çok iyi gelebilir. Ama dikkat etmelisin, sakın deniz tutmasın seni! Eğer içinde kararsızlığından kaynaklanan bir bulantı hissedersen - ki ben buna içdeniz tutması diyorum - ufka bak ve derin derin nefes al. Her şey gibi o an da geçer, geçecek.
İçini rahatlatacaksa bütün içtenliğimle söylüyorum: kırgın değilim. Zaman kaybı olduğunu da hiç düşünmüyorum. Çünkü sen beni ne kadar tanıyorsan, emin ol ben de seni en az o kadar tanıyorum. Beni asla şaşırtamazsın. Çünkü sürprizler senin mayanda yok. O, içine sıkıştırıldığını düşündüğün hayatın her santimetrekaresi senin seçimin. Herkes ve herşey sen tam da oraya koyduğun için etrafındalar. Rolleri dağıtan sensin, yazdığı senaryoya öfkelenen de sensin. Hayat için elindeki bütçe dersek, bakalım nasıl bir film çekeceksin?
Benden asistanın olmamı bekledin, hatta yazdığın metinleri düzeltmemi. Kimbilir bazı cümlelere itiraz etmemi bile istemiş olabilirsin... Ama yapamam, yapmam. Kader ve şansa inanırım ben.
Hani biz Henry ve Villanella değiliz demiştin ya, evet değiliz. Ama dokuzuncu geceden sonra onuncunun geleceğini bal gibi biliyoruz. Ayrıca kendime ne akıl hastanesinde bir son, ne de yalnız bir hayat yazmayı planlamıyorum. Sadece benimle cehenneme kadar gelecek bir kadın arıyorum. Kendi cennetinden bir dakikada vazgeçecek kadar koşulsuz sevecek bir kadın. Aklı diğer yolda kalmamış ve bana yepyeni yollarda yürümeyi teklif edecek cesur bir kadın. Bir insan.
Sen bulmuşsun ve belli ki bu aşktan çok daha değerli. Şimdi sıra bende. Sen kalbin bedeninde zonklaya zonklaya liman liman gezerken ve kocanın kollarında aşk tazelerken, ben de kendimi yeşil ve huzurlu bir ırmakta serinleteceğim. Biliyorsun tutku uzun zaman bir başkasının artıklarıyla yetinemez demiştim sana. Haklıydım.
Kan damarları boyunca yolculuk yapan hüzünlü aşıklardan rol çalmadığın, eğlenceli ve yeni başlangıçlara götürecek güzel bir seyahat diliyorum sana. Her karar kararsızlıktan iyidir. Bir sonraki kahvemizi içerken gözlerimin içine bakıp şunu demeni istiyorum: "Seni seviyorum, bu hayatta ve gelecek hayatlarda".
Not. Her limandan bir taş istiyorum.
Asla bir beklentim olmadığını hep söyledim ve yine söylüyorum. Beklentim sadece senin hayatımın bir parçası olman. Olacaksın. Oldun da. Hadi kabullen artık, bak herşey güzel olacak.
Kulemin dibinde tam 96 gün dolandın durdun. Acı çektin. Ağladın. Pencereye taş attın, güvercinlerle mektuplar gönderdin. Erguvan ve lale mevsimlerinden geçtin. Ama hiç tırmanmayı denemedin. Bir erkeğin saçları uzun olamaz diye mi düşündün? Sorsaydın sana bir ip merdivenim olduğunu söylerdim, ama sen sormadın...
Bugün, eteklerine ve saçlarına bulaşmış rengimle, bilmediğim bir denize yelken açıyorsun. Bu sana çok iyi gelebilir. Ama dikkat etmelisin, sakın deniz tutmasın seni! Eğer içinde kararsızlığından kaynaklanan bir bulantı hissedersen - ki ben buna içdeniz tutması diyorum - ufka bak ve derin derin nefes al. Her şey gibi o an da geçer, geçecek.
İçini rahatlatacaksa bütün içtenliğimle söylüyorum: kırgın değilim. Zaman kaybı olduğunu da hiç düşünmüyorum. Çünkü sen beni ne kadar tanıyorsan, emin ol ben de seni en az o kadar tanıyorum. Beni asla şaşırtamazsın. Çünkü sürprizler senin mayanda yok. O, içine sıkıştırıldığını düşündüğün hayatın her santimetrekaresi senin seçimin. Herkes ve herşey sen tam da oraya koyduğun için etrafındalar. Rolleri dağıtan sensin, yazdığı senaryoya öfkelenen de sensin. Hayat için elindeki bütçe dersek, bakalım nasıl bir film çekeceksin?
Benden asistanın olmamı bekledin, hatta yazdığın metinleri düzeltmemi. Kimbilir bazı cümlelere itiraz etmemi bile istemiş olabilirsin... Ama yapamam, yapmam. Kader ve şansa inanırım ben.
Hani biz Henry ve Villanella değiliz demiştin ya, evet değiliz. Ama dokuzuncu geceden sonra onuncunun geleceğini bal gibi biliyoruz. Ayrıca kendime ne akıl hastanesinde bir son, ne de yalnız bir hayat yazmayı planlamıyorum. Sadece benimle cehenneme kadar gelecek bir kadın arıyorum. Kendi cennetinden bir dakikada vazgeçecek kadar koşulsuz sevecek bir kadın. Aklı diğer yolda kalmamış ve bana yepyeni yollarda yürümeyi teklif edecek cesur bir kadın. Bir insan.
Sen bulmuşsun ve belli ki bu aşktan çok daha değerli. Şimdi sıra bende. Sen kalbin bedeninde zonklaya zonklaya liman liman gezerken ve kocanın kollarında aşk tazelerken, ben de kendimi yeşil ve huzurlu bir ırmakta serinleteceğim. Biliyorsun tutku uzun zaman bir başkasının artıklarıyla yetinemez demiştim sana. Haklıydım.
Kan damarları boyunca yolculuk yapan hüzünlü aşıklardan rol çalmadığın, eğlenceli ve yeni başlangıçlara götürecek güzel bir seyahat diliyorum sana. Her karar kararsızlıktan iyidir. Bir sonraki kahvemizi içerken gözlerimin içine bakıp şunu demeni istiyorum: "Seni seviyorum, bu hayatta ve gelecek hayatlarda".
Not. Her limandan bir taş istiyorum.
1 yorum:
....
sen hep yaz tmm mı...
içimi okumama yardımcı oluyorsun çünkü....
..
Yorum Gönder