26 Haziran 2008 Perşembe

Ateş'in Rabbisi.


Bir arkadaşım var benim, adı Ateş. Arpası çok gelen, lüzumundan fazla akıllı ve buna bağlı olarak yalnız yaşamayı seçen, alabildiğine huysuz bir adam. Ama zekasının keskinliği ve şakalarının kıvamına, kalbinin iyiliği de eklenince iyi bir abidir Ateş. Kızıl saçları ve çilleriyle de oldukça sevimli bir kardeşimizdir.
Konuşurken hep şöyle der iki lafın birinde " Rabbisi bilir". Ateş "Rabbisi bilir" dediğinde bana da gülme krizi gelir. Ulen bu Rabbisi ne bilir ya? Rabbisi korur mu beni benden? İstediklerimi kargo ile yollar mı? Bana ne sağlar kendileri? Bir tek dileğime kıçını dönmüşken ve beni manasızlığın içine atmışken neden ben onu sayacağım ve seveceğim? Üstelik elle tutamadığım, gözle göremediğim bir Rabbisi kendisi!!

Yok Rabbisi, seni sevmeyeceğim. Sen beni benden korumadıkça, bana dileğimi vermedikçe yok öle bedavadan sevilmek. Madem senin sevgin koşullu; tutturdun namaz, oruç zattiri zuttiri diye, benim sevgim de koşullu. Ne kadar ekmek, o kadar köfte Rabbisi. Haber vermedi deme.

Hiç yorum yok: