13 Mayıs 2022 Cuma

AİLEM HAKKINDA




 

Annemle konuştum az önce, "birgün benim hikayemi yazdığında, ömrümün son yıllarındaki tek hayalimin sizinle bolca zaman geçirmek olduğunu da yazar mısın?" dedi. 

Ah anne, içimi acıtıyorsun bazen, kalbimi üzüyor yalnızlığın, az sevilmişliğin. İncinmişliğin, hakkıyla yaşayamadığın mutluluklar..

Bazen de çok fena kızıyorum sana, neden oturup kendi hikayeni yazmıyorsun? Neden ben seninkini yazmalıyım? Benim yaşadıklarım toz bulutu mu olsun?

İkinci el oyuncakların yaşamın bambaşka noktalarından toplanıp geldiği dükkanda kozmik bir şaka gibi yan yana düşmüş bebekler annem ve babam. Düşünün ki o imkansız buluşmanın ve katiyen uzlaşamamanın eseriyim ben:))

İkisini de severim. Tabii her kız çocuğu gibi babama methiyeler düzmeye meyilliyim. Fakat yıllar geçtikçe onu o kadar az hatırlar oldum ki, nesine övgüler yağdırmalı bilemiyorum. Sesini hatırlıyorum.  Özellikle hastayken inleyen sesini ve kardeşimi severken kalbinden gelen tınıyı. Kokusu Rebul. Saçları kıvırcık ve çok sertti. Elleri yumuşacık, parmakları kusursuzdu. Teni bembeyaz. Ayakları güvercin gibi, kırk numara. Minicik ama görkemli bir adam.

Bu satırları yazmak kolay degil, neyseki bana güç veren ıhlamur ağacı ve nefis bir kadeh şarabım var. Yoksa, imkansız..

Babamın kızıyım ben. 

Kusursuz güzelliğin bedenlenmiş hali; annem. İpek gibi saçlar, biçimli dudaklar, kusursuz memeler ve kalçalar. Şık, zarif, zamansız, eşsiz. Kırılgan, öfkeli, narin, kudretli!

Onun da kızıyım.

İkisinin çocuğu olarak kendimi yanlış mekanda, zor bir zamanda sergilenen, kıymeti geçen yüzyılda biçilmiş ve çoktan gözden düşmüş tanımsız bir eser gibi hissediyorum.

Yine de hikayelerini seviyorum. İkisini de seviyorum:)


Hiç yorum yok: