Başlığa takılmayın, ben takıldım yeteri kadar :) Günlerdir dilimde! Yine de söyleyeceklerimin tadını çıkartmak isterseniz koyun bi kadeh/fincan bişi, açın şarkıyı sonuna kadar öyle okuyun olur mu?
Korkmayın, korkmayın, biliyorum beni böyle görmeye alışık değilsiniz ama sadece mutluyum. Derin keder gibi dip dalgası tadında gelen mutlulukta sebepsizdir. Şarkı mırıldanmam, dinlemem ve evde kırıtarak dolaşmam benim mutlu ve umutlu olduğumu gösterir ki, şarkı dinliyorum, şarkı söylüyorum, çiçeklerime kitap okuyorum:)) Özetlersek bir tür akıl tutulması içindeyim ve fakat bu defa olumlu anlamda!
Dünya göçmüş, yapay kıtlıkla ele geçirilmemize aylar kalmış, Mediciler dişlerini tırnaklarını bilerken, dolar on altıya deparda, altın dokuz yüz üzerinde sürat yaparken ne ola bu haller derseniz açıklaması var: e dedim, akıl tutulması.
Bana bak bana sevgili okur, ölüyor insanlar. Duydun mu beni? Ölüyorlar. Kediler, kuşlar, ağaçlar, insanlar ölüyor. Her an yüzlercesi... Akıllı olmalıyız, hiç olamadığımız kadar güçlü, umutlu ve akıllı. Ağzımıza sıçacaklar, az kaldı, ben diyeyim bu ay, sen de öteki hafta. Paranın, vaktinin yettiği kadar coş eğlen, ye, iç. Ne diyeyim başka?
Benim en yakın dostum hasta biliyor musun? İşte sana mis gibi motivasyon, ben güçlü ve neşeli olacağım. Ona destek olacağım ve umut vereceğim. Onu güldüreceğim ve tüm bunları içtenlikle içimden gelen o dip dalgasıyla yapacağım. Yapıyorum.
Korkarsam eşşeğim len. Bu defa kaçmıyorum. Kımıldamaktan, yer değiştirmekten ve ne olacaksa o olmasından zerre kadar ızdırap duymayacağım. Yaşıyorum yahu!!!!
Neden? Nefis bir işim var benim. Bu manyakça coşmalar hep mesai sonrası:)) Hayatım boyunca pek çok alakasız işte çalıştım. Hatta bir ara o kadar çıtayı düşürdüm ki of' Ah bunu bi de aşk hayatımda Tolga Korkut'la yapmıştım:)) Oluyor böyle şeyler, insanız nihayetinde!
Son yıllar koskocaman birer hediye oldu her işe gidişim. Şefkatimin, zekamın, yaratıcılığımın sınırsızlığı gördüm. Bugün sana sadece dersten kalanlarla yazıyorum. Hani çatıya çıksam ve atlasam uçarım biliyor musun? Ölümsüzlük hissi dolu içim. Tıpkı bazen geberesiye ölmek istediğim çaresizlik anlarım gibi! Nefessizim neşeden!
LOndra'da olsam beşinci bölgedeki bir kulübe gider sabaha kadar dans ederdim. Kaldı mı acaba hala öyle yerler? Sonuçta yirmi yıl geçti, bir tür dinazor sayılırım:))
O zamanlar çok sevdiğim bir şarkı vardı, publarda çalardı Sky! Bi de Back Street Boys vardı. Hey gidi hey! Amma eğlenirdim. Hiç parti kızı olmadım ama çok eğlendiğim zamanlar hatırlıyorum. Her zaman yoldan çıkmaya eğilimli bir muhafazakardım. Kumaşım böyle. Başka bir ülkede doğsam pis dağıtırdım. Bi de babam olsaydı. İnsanın sırtını babasına dayayarak dağıtması ne güzeldir kim bilir?
Oh, ne güzel geldi yüksek sesle müzik dinleyerek yazmak. Missss....Bence buradan yürürüm ben bu gece. Bak bu da nefis; it feels so good, yine Sonique
Öperim.