6 Eylül 2016 Salı

PATANJALİ, BİRİNCİ KİTAP: AYDINLANMA...

 
 
Hocam der ki, Patanjali, Sanskrit dilinde "düşmüş melek" anlamına geliyormuş...
 
Aydınlanmanın anlatıldığı birinci kitaptan en sevdiğim sutrayı paylaşıyorum:
 
27. MUTLU KİŞİLERLE DOST OLMAK, MUTSUZ KİŞİLERE MERHAMET DUYMAK, ERDEM SAHİBİ İYİ KİŞİLERDEN ZEVK ALMAK VE KÖTÜ KİŞİLERE İLGİSİZ KALMAK YOLUYLA; ZİHİN HİÇBİR ZAMAN BOZULMAYAN BİR SUKUNETE ULAŞIR.
 
Buna bütün kalbimle inanıyorum. Mevlana'nın "başkalarının kusurlarını örtmekte gece gibi ol" öğüdünü anımsatıyor.
Nazmi Hocam ve Celalettin Dede ile sohbetlerin ruhumu nasıl sakinleştirdiğini anımsıyorum. Neden hep Bodrum'a çocukluğumun geçtiği bahçeye dönmek istediğimi anlıyorum. Niçin Victor benim için hep özeldi, anlıyorum....
Çünkü derinlerdeki şefkati, merhameti ve huzuru hissettirdiler bana..
 
Kimsenin isteyerek ve bilerek kötü olduğuna inanmıyorum ve hatta aslında "kötü" olmalarının onların sorumluluğunda olmadığına inanmak istiyorum. Merhametsizlere bile merhamet edebilmeyi, zihnin sükûnetine ermeyi çok istiyorum.
Kötülük karşısında, sert bir fırtınaya yakalanmışçasına, hasar almadan, kişiselleştirmeden, sadece ceketimin yakalarını kaldırarak, öylece durmak istiyorum.
 
Yaptığım işi anımsatıyor bu sutra. İşimin gereği çocuklarla çalışmanın neden bana iyi geldiğini daha net görebiliyorum.
Mutlu insanlarla dost olmak, çocuk enerjisinin sakınımsız, pırıl pırıl haline daha da sokulmak istiyorum. Merhametlerinden, samimiyetlerinden, kirlenmemiş zihinlerinden esinlenmek, zihnimi çocuk zihni gibi her gece boşaltmak ve sabaha ışıl ışıl uyanmak istiyorum.
 
Bu sutra bana ilham veriyor. Umut veriyor.. Güç veriyor. Olmak için, olmak yolunda önüme halı seriyor sanki.
 
Namaste

Hiç yorum yok: