23 Eylül 2016 Cuma







Hangisi şimdiki zamana ve tam karşınızdakine?
Hangisi geçmişe veya gelip gelmeyeceği belirsiz olan geleceğe?
Hangisi bedenden?
Bedenin tepkisi ruhtan bağımsız olabilir mi?
Zihin bu hikayenin neresinde?

Çok soru var sırada bekleyen. Cevapları her zaman zihinden gelmiyor. Çoğu zaman soruyu unuttuğunuzda geliyor. Bedenin ama kim bilir hangi bedenin, hangi katında ne oluyor da, o hiç cevaplanmaz zannettiğiniz sorular, cevaplarıyla birlikte yağmur gibi üzerinize yağıyor...
 
Poligonlar yapılmalı şehirlere, insanlar istedikleri kadar bağırsınlar.
Birbirlerine değil....
 
İçindeki acıyı atamayanlar,
duyulmadıkları hissiyle başa çıkamayanlar
terk edilmenin dev lokmalarını kursağında taşıyanlar
yara ve berelerinden soluksuz kalanlar
her gece boğulup, her sabah soluk alanlar...
hepsi gidip orada, avaz avaz bağırsınlar.
 
Çocuklar gibi çığlık atsınlar.
 
Birikmiş enerjinin bedenin her katından uzaklaşması ve yeniden yapıcı bir form kazanması için şarkı söylemek eşiğini aşmış olanlara poligonlar yapılmalı şehirlerde.
İnsanlar, insan kalmak için bağırsınlar diye.
 
Öyle bir bağırsınlar ki,
çığlıkları yeniden doğuşu mümkün kılsın.
Ruhları huzuru yaşamda bulsun.
 
Poligonlar yapsınlar şehirlere...

Hiç yorum yok: