22 Ağustos 2016 Pazartesi

MASAL MASAL MATİTAS GERÇEKLERİN G.. TAS!




Benim çocukluğumda gerçekleri kucağında sallayan, hayatın akışını kolaylaştıran, iyileştirici masallar vardı. Öyle kitapçı vitrinlerinde satılan kitaplardan bahsetmiyorum, akşam misafirliklerinde anlatılanlar vardı. Büyükler bir araya gelince televizyona veya cep telefonlarına gömülmezlerdi. Çocuklar oyalanması gereken baş belaları değildi o yıllarda..
Hatırladığım bir kaç masal var ki, içimi sakinleştiriyor. Mesela yağmurlu gecelerde gök gürültüsünden zıpladığımızda anlatılan Göktepe'deki dedenin masalı, kardeşimle anlaşamadığımızda Yusufçuk kuşunun gözyaşları içinde kardeşini aradığı masal...
 
Ben uçsuz bucaksız bir mandalina bahçesinde yaşarken, hayatın devamlılığını sağlamak adına bir iksir, içinden çıkılamayan olayların anahtarıydı masallar. Gökten elmalar bu yüzden düşerdi. Çocuk, büyük herkes yesin, yesin de içi serinlesin diye.
 
Şimdi beni bir korku aldı; bu sonbaharda okullar açıldığında, içinden geçmekte olduğumuz endişe ve belirsizlik dolu günlerin bulutlarını dağıtmak için nasıl masallar anlatmalıyım?
Nasıl oyunlar bulmalıyım? Belki de bol bol sevgi yogası yapmalıyız. Çocukları hiç öpmediğimiz kadar öpmeli, kucaklamalı ve inançlı kalmalıyız..
 
Şimdilerde, en çok umut veren masallar hangileriyse onları okuyorum. Aklıma hep Küçük Prenses geliyor. Mutlu Prens'i ise sık sık zihnimden kovalıyorum...
Daha neler neler..
 
Yeni masallar yazmalıyız. Hep birlikte, çocuklar için, kendi içimizdeki çocukları sakinleştirmek, inancı ve umudu sağlam tutmak için..
 
 
Bugünün tavsiyesi kitaplar:
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Hiç yorum yok: